Geçmiş olmasına rağmen üzerimde bıraktığı kırgınlığı bir türlü atamadığım hastalık yüzünden uyanamadım...Bu yüzden de sabah mesaiye biraz geç başladım...
Odama çıkmak için asansör beklerken çalışanlardan bir hanım arkadaş ve yanında oğlu giriş yaptı kapıdan...Her zaman o kadar mutsuz bir ifadesi var ki bu hanımın etkilenmemek elde değil...
Tek kelimelik selamlaşmadan sonra bana doğru dönüp elindeki bir tomar evrakı göstererek "bıktım artık, isyanlardayım..." dedi. Doğal olarak ben de "hayırdır, ne oldu ki..." dedim. Fiziksel olarak son derece sağlıklı görünen ama görüntü olarak zihinsel engelli olduğu belli olan oğlunun hastane/rapor/ilaç ile ilgili kırtasiye işlerine koşturmaktan bitap düştüğünü söyledi..."Herşeye ben koşturuyorum...Çocuğu bırakacak yer de yok...Canımdan bezdim artık" dedi...Hak vermemek elde değil...
Bu hanımın eşi birkaç sene önce yaşamına son vermişti...İlk duyduğumda "adam kimbilir nasıl bir ruh hali içindeydi ki böyle bir sonu kendine yakıştırmış...Yoksa kim hayatından vazgeçmek ister" demiştim...
Engelli çocuğuyla bir başına oradan oraya koşturan, annelik görevini yapmaya çalışan, her zorluğu tek başına göğüsleyen ve tüm bunları yapabilmek için kendi dünyasından neredeyse vazgeçmiş bu arkadaşın halini görünce eşinin geride bıraktıklarını hiç düşünmeden kolay yolu seçerek kendini kurtardığını düşündüm kızgınlıkla...
Sonra yıllarca aynı birimde çalıştığım, o dönemlerde çok samimi olduğum, onun tarafından uygulanan ve nedenini halâ bilmediğim bir konuşmama durumu yaşadığım bir diğer hanım arkadaşım geldi aklıma...
Onun eşi de birkaç sene önce yine aynı yolu seçerek aynı sonu yaşamıştı...ve bu arkadaşım da tıpkı diğeri gibi aynı zorluklarla başetmeye çalışmıştı...Onun da bir oğlu var...Fakat bu kez engele takılan kendisi olmuştu...
Olayı öğrendiği andan itibaren "neden" sorusuna bir cevap bulamamış, eşinin bu şekilde gidişinde hep kendini suçlamış, sonucunda da uzunca bir süre devam eden tedavi sürecinden sonra hem biz arkadaşlarının, hem de kardeşlerinin sayesinde tekrar normal hayatına dönebilmişti...En azından görüntü olarak öyleydi...Ama yakından şahit olduğumuz için biliyoruz ki bundan sonraki hayatı hiç eskisi gibi olamadı...Arkadaşımın o halini gördükçe aynı şeyi düşünmüştüm tıpkı şimdi düşündüğüm gibi...Onun eşi de geride bıraktıklarını hiç düşünmeden kolay yolu seçerek kendini kurtarmıştı...
********************
Böylesi iki örnekte en vazgeçilmezimiz olan hayatımızdan vazgeçmek bir tercih midir? Yoksa vazgeçmek, geride bıraktıklarını düşünmeyip vız gelir diyerek en kolay yolla son noktayı koymak mıdır?
Bence vazgeçmek; umudunu kaybetmiş, inancını yitirmiş, kendine olan güveni sarsılmış insanların en kolayı seçmesi...Hem de ne kendini, ne de geride bıraktıklarını hiç düşünmeden...
ve diliyorum ki sebebi her ne olursa olsun hiçbir kimse bu noktaya gelip böylesi bir vazgeçmeyi yaşamasın ve yaşatmasın...
Umut, inanç, güven...
Bu üçü varsa, hayatınız güzeldir...(bknz.)
24 yorum:
Aynur;
yazdıklarını üzülerek okudum.
Ama hayatından vazgeçen insanları hep düşündüm.
Nasıl yapabiliyorlar diye.Ama onların ki kolay yolu seçmek değil bence.En zor yolu seçmek.
Tanrım bizlere ve kimseye böyle güç durumlar yaşatmasın.
amin DOMATESSUYUm...
aslında benim burada "kolay yol"dan kastım neden mücadele edilmediği anlamında
yani düşünsene o anneyi...nasıl mücadele ediyor, çocuğu için...vazgeçmiyor
ne kadar zor hayatlar var ve iyi olan durumlarından şikayet eden bizler :(( ne büyük sınav gerçekten allah yardım etsin çok üzüldüm :((
evet YEKTAcım...benim demek istediğim tam da bu aslında...sınav...
ve bu sınavın bilincinde olmak ve geçer not alabilmek için mücadele etmek...
Sağlıklı şartlarda, mantık çerçevesinde uzaktan gördüğümüz olaylar için kolaylıkla fikir yürütme kapasitesine sahibiz.Doru yaptı, yanlış yaptı, keşke şöyle yapsaydı vs vs...gibi.
Anlattığın durumlar ve benzerlerinde oysa, muhtemelen sağlıklı şartlar ve mantık kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Ne çok yaşıyoruz benzer olayları.
Ekonomik veya manevi yıkımlar; ne kadar anlamaya çalışsakta yaşamadıkça anlayamadığımız durumlar maalesef çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Hal böyle oluncada sonuçlar acıtıyor, kızdırıyor, öfkelendiriyor...
Allah yardım etsin diye dua etmekten başka elimizden birşeylerin gelmediği durumları yorumlamak güç ve çok da doğru olmuyor bana göre.
Bütün bunları sadece "sevgi ve hoşgörü" 'nün yenebileceğini düşünenlerdenim.
sevgilerimle..
haklısın ECEHANcım...doğru bir bakış açısı
ben de şu anda kendi bulunduğum durumla karşıya bakıyor ve öyle değerlendiriyorum...yani sağlıklı şartlar içindeyken
ancak bu iki örnekte böyle düşünmem mantık çerçevesinde tamam ama daha çok inançla alakalı
inançtan herkes ne anlıyorsa işte...Allah'a inanç, kendine inanç, düzeleceğine inanç çoğaltılabilir
eminim çoğumuzun bu noktaya geldiği anlar olmuştur...en azından düşünce olarak herşeyi geride bırakıp vazgeçmeyi seçmeyi düşündüğümüz anlar
yaşamayı tercih edenlerin sayısı çok olduğuna göre bunun aşılabilir bir yanı vardır demektir
evet sevgi, evet hoşgörü...ve inatla sorunun değil çözümün parçası olmak için en doğru yolu bulmak
sevgiyle...
ne diyeceğimi bilemedim ben de
ne sıkıntılar, ne sorunlar var şu hayatta :(
dileğine katılmamak mümkün değil Aynurcuğum
hiç kimse böyle bir noktaya gelmesin inşallah
aynen öyle YASEMİNcim...herkesin sınavı farklı işte...
Sınav gibi aslında tüm bunlar.Kimileri geçiyor kimileri pes ediyor.Pes edenler geride bıraktıklarının sınavını ağırlaştırarak gidiyorlar..İnsan ne yaşarsa yaşasın intihar kaçış olarak görüyorum ben yinede.Hatta bencillik bence.Herkesin hayatı bi yerde zor ama bir ışık sızıyor illaki kapının altından..
Dediğin gibi vazgeçmemek aslında hayatın anafikri..
"pes edenler, geride bıraktıklarının sınavlarını ağırlaştırarak gidiyorlar..."
o kadar doğru ki bu sözün PINARcım...yazımda belirttiğim bu iki hanım arkadaşın yaşadığı tam da bu işte :(
Yazınızı okurken aklıma ilk gelen şey halimize şükretmek oldu.
Ne kadar zorlu yaşamlar var hayatta,ne çetin sınavlar var.
Rabbim yar ve yardımcısı olsun hepsinin.Çok üzüldüm:(
hoşgeldin PEMBE BLOĞUM...
kendi dünyamızdayken bazen unutabiliyoruz değil mi böyle zorlu hayatları...evet şükür bin şükür
gidenler kolayı seçiyor , olan geride kalana oluyor. hakkı yok gideni seçenin bunu yapmaya.
Ve kesinlikle kadınlar daha güçlü.
Şükürler olsun yaradana.
hele bir de anaysa o kadın...gücüne öyle bir güç ekleniyor ki kimse önünde duramıyor değil mi NİLHANcım
Aynur 'cum yazdıklarına çok üzüldüm ,hayatına son vermek nasıl bir duygu içindeyken düşünülebilir acaba.
ya o mink yavrular ,off
dediğin gibi kolay olanı seçmek aslında bir kaçış mıdır ?
Allah ne verirse hayırlısını versin
OTUZUNDANSONRA;
insan düşündükçe böyle birşey nasıl yapılabilir acaba demekten kendini alamıyor değil mi? niçin yapılır?
peki giderken geride bıraktıklarına yükledikleri...işte orda film kopuyor bende...
Umudu yitirmek en kötüsü olsa gerek..üzülerek okudum her iki arkadaşın durumuna..Erkekler daha dayanıksız oluyor kadınlara göre...allah yardımcıları olsun...
Bilemeyiz Aynurcum, işnsanın yaşamdan kolayca vazgeçmesi mümkün değil. Zorluklarla bile yaşam için mücaadele eder insanoğlu. Kolaylığı seçmek düşündüğü bir yol değil ve hatta caresizlik bile değildir. Eğer insan yaşamına kolay yol diye ölümü tercih etseydi nüfusun yarısından çoğu bu yolu tercih ederdi. Tabi ki karşıdan çeşitli nedenler düşünülebilir ama ben bu yolu seçenlerin isteyerek değil de cinnet dediğimiz durumda olduklarını düşünüyorum. Yoksa çok kolay birşey değil bu. Bir başkasını öldürmek bile bundan daha kolay olmalı, can bu kolay vazgeçilmez:)
umut, inanç, güven...bunlar hayatın olmazsa olmazları İLKNURcum
zincirin halkalarından biri koptu mu devamı da geliyor demek ki
Rabbim hiç kimseyi bu noktaya getirmesin inşaAllah
çok haklısınız NUR HANIMcım...başkasının canına kastetmek bile daha kolay gibi görünüyor gerçekten
kaldı ki kendi canına kastetmek...
Rabbim herkese akıl sağlığı versin inşaAllah...
Hepimiz ayrı ayrı sınavlardan geçiyoruz dilerim rabbim taşıyamıyacağımız yükler vermesin iki olayada çok üzüldüm
amin ŞERİFEcim amin...
Her yeni güne inanarak umut ederek yarına güvenerek başlayoruz aslın da... Bugün şuruya gidicem yarın herşey yoluna girecek diye umutlanmıyomuyuz...Evet kimse eşit şartlarda değil ama çözüm çekip gitmek değil...Geride kalanlara zamansız bu acıyı yaşatmak hiç adil değil...Yazıyı okurken aklıma ilk daha önce yayıladığın yazı geldi Aynur Ablam... Sende belirtmişsin zaten yazının sonunda...
aynen ben de herzaman bir çözüm yolu bulunur diye düşünüyorum UĞURum BÖCEĞİm YASEMİNim...böyle durumları görmek, geride kalanların çabasına, özellikle de çektikleri sıkıntılara şahit olmak insanda çekip gidene karşı bir öfke oluşturuyor doğal olarak...işte ben de o öfkeyi, kızgınlığı duyuyorum...kendi kendime
Yorum Gönder