28 Aralık 2012 Cuma

Yeni Yılda...

Bedeninizden sağlık, yuvanızdan huzur, yüzünüzden gülücük, gönlünüzden sevgi, yanınızdan sevdikleriniz, cebinizden de paranız eksik olmasın... :)



13 Aralık 2012 Perşembe

Sizce Zeytin mi Onlar ?

Hayır...Öyle görünüyorlar ama aslında onların her biri birer altın...Yani yerken sadece zeytin olabilir...de onun o sofralarımıza yağ ya da kahvaltılık olarak gelinceye dek çektirdiği zorluğu düşününce kimse ona "aman sadece zeytin işte" diyemez...dedirtmem :)


Bizzat yaşadım, gördüm...Ne kadar zor bir işmiş bu yahu...Önce o ağaçların altına kocaman kocaman brandaları ser, sonra tüm dallardaki zeytinleri çırp, brandaları topla, içindeki zeytinleri yapraklarından ayır, yerlere dökülenleri ayrıca tek tek topla, yağ için olanları ayır, yemeklik için olanları ayır, çuvallara doldur...Bir değil, beş değil, onlarca ağaç arkadaş...Topla topla bitmiyor mübarek...Ha bir de bu işi kış aylarında yapma zorunluluğu var yaa, soğuk, yağmur, çamur...aman Yarabbi!


Amanın nerden dedim kayınvalideyle büyük görümceye "tamam iznimi alır ben de gelirim yardıma, hem de görmüş olurum" diye :) Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın diyerekten 1 hafta boyunca verdiğimiz sözü tutmak için tutulmadık yerim kalmadı yahu :)


Tamam çok çalıştık, çok yorulduk ama elbirliğiyle çırptık, bir çırpıda da toplayıp bitirdik...Kahvaltılık zeytinlerimizi de yaptık, yağımızı da çıkarttık...
Sonuç...Mükemmel...
( Laf aramızda şimdiden önümüzdeki sene için konuşuluyor...konuşuluyor da ben sessiz kalarak nasıl kaytarırım onu düşünüyorum :) )

3 Aralık 2012 Pazartesi

Kuzumuz Bugün 2 Yaşında...Yağız Kartal...











Hayatımda olmalarının mutluluğunu yaşarken, yıllardır tüm sevdiklerinin her anında yanında olan ben, ilk kez onlardan ayrı kalmanın üzüntüsünü de ayrıca yaşıyorum...Sürekli telefonla görüşmelerin hiçbir şekilde onları görerek aldığım keyfin, mutluluğun, hazzın yerini tutmadığını söylemek isterim...Gerçi uzakta olsam  da canparelerimin gün be gün sağlıkla büyüdüklerini görmek ve güzel haberlerini almak da yeterli geliyor ve mesafeleri unutturarak mutlu olmak için ne çok sebep var aslında dedirtiyor...


Doğumgünün kutlu olsun kuzum...Mutluluk, huzur, sevinç ve başarılarının yaşın gibi sürekli artacağı sağlıklı bir ömrün olsun...Yüce Rabbim tüm evlatları sağlıkla anne, baba ve tüm sevdiklerine bağışlasın inşaAllah...

26 Kasım 2012 Pazartesi

Kısa Kısa...Benden...


Birçok blog yazarı arkadaşımın yazılarında o kadar çok rastlayıp da "ne birikebilir ki? rutin yaşantı işte!" derkeeen hakikaten birikebiliyormuş...aha buyur ben de diyorum "yazacak ne çok konu birikti":) Neyse şimdi gelelim o birikintilere :)


* Evlenip de ayrı memlekete, ayrı iklime direkt geçiş yapmamın üzerinden yaklaşık 2,5 ay geçti...Geçmesine de benim ortama alışma, araziye uyma ve uyum çabalarım tüm hızıyla ve tüm gayretimle halâ devam etmekte :)

* Evlilik izni, yıllık izin, arkasından 24 yıllık iş hayatımda ilk kez (muhtemelen de son kez olacak) keyfi olarak kullandığım 10 günlük sağlık raporundan sonra nihayet tayinim en yüksek makamdan onay alarak çıktı...

* Haberin gelmesinden sonra görünen Ankara yollarını heyecanla, özlemle tepip ayrılışımı bu kez ben onaylayıp, Yavru Kartallarımla ve sevdiklerimle bol bol hasret giderip, onları doyasıya öpüp koklayıp, arkadaşlarımı ve dostlarımı görüp, o araya Eskişehir seyahatini de sıkıştırıp, sanki bir günmüş gibi gelen 15 günlük yol iznimi de böylece tükettikten sonra en nihayetinde İzmir İl Müdürlüğü'nün en yeni, en taze personeli olarak göreve başladım...

* Başladım da...Benim için önemli olan Dikili İlçe Müdürlüğü'ne görevlendirmemin yapılmasıydı...ki o konuyu da "hamili kart yakinimdir" diyerek devreye giren yüksek mevkilerdeki tanıdıklarım sayesinde bu kez de İzmir'in en yüksek makamından onay alarak hallettim...ve her işinin sırasıyla düzene girmesine alışkın bir bünyeye sahip olan ben bunu da böylece noktaladım :) Bu aradaki koşuşturmalarımı, yorgunluklarımı anlatmıyorum...ki sonucun yine istediğim gibi olmasından dolayı sadece onun mutluluğunu yaşıyorum :)


Pekiiiii...Buralarda vakit nasıl geçiyor?

* Yaz/tatil sezonunun bitmesinden dolayı her sayfiye yerinde olduğu gibi bir sessizlik, bir kimsesizlik, kısaca bir terkedilmişlik sözkonusu buralarda...En iyi tarafı ise her taraftan gelen müzik ya da araba seslerinden oluşan gürültü kirliliğinin olmaması bence...Gerçi etrafta dolaşan o kadar çok kedi ve köpek var ki o boşluğu onların sesi ziyadesiyle dolduruyor ya neyse :)

* Sakinliğe, sessizliğe insan çok çabuk alışıyor galiba...Yani benim için durum böyle...Ankara'nın o yoğun insan ve bina kalabalığından, trafik keşmekeşinden sonra pek bir rahat, pek bir keyifli geliyor yeni memleketim :)

* Ayrıca, yıllaaar yıllardır hiç alışık olmadığım şekilde hergün aynı saatte işe gitmek ve yine aynı saatte işten çıkmak gibi bir zorunluluk olmaması da şu an için en en en cazip gelen yanlarından biri ne yalan söyleyeyim :) Ben buna "çalışırken emeklilik hayatı yaşamak" diyorum...

* Bu kadar uzun süredir bekarken "evlilik hayatı yaşamak" nasıl diye sorarsanız; genel olarak zorluk çekmiyorum...Temizlik, çamaşır, bulaşık ve mutfakla arası her zaman iyi olan ben olayı çabuk kavradım galiba :) ("Evlilik hayatı" deyince aklıma ilk gelenlere bakar mısınız lütfen :)) )Yeni memleketimde araziye uyma, ortama alışma çaba ve çalışmalarımda zorlandığım kadar evlilik konusu beni pek zorlamadı diye düşünüyorum...Ah şu özlemim, özlediklerim konusu olmasa herşey iyi de işte ne yaparsın buna da alışacağım mecburen...

********************
Bu arada şimdiye kadar beni yalnız bırakmayan canımın parçası sevdiklerime, arkadaşlarıma/dostlarıma teşekkür etmediğimi yeni farkettim...ki bu nasıl bir kabalıktır dedim kendi kendime...Evet öyle dedim ve kendime hiç yakıştıramadım...

O halde; Hazırlık aşamasından bugüne yanımdan hiç ayrılmayan, herşeyime koşturan yeğenim Sevgili İlknur ve eşi Sevgili Niyazi, güzeller güzeli kızları Sevgili Selinnur, sürekli telefon ederek yanımda olduklarını her an hissettiren Sevgili Öznur Ablam ve güzel kızı yeğenim Sevgili Pelin, yakışıklı Kartallarımın yakışıklı babası biricik kardeşim Sevgili Uğur ve güzel eşi Sevgili Sonnur, yakışıklı yeğenim Sevgili Ömer ve arkadaşı Sevgili Mehmet, her konuda yardıma her daim hazır olduklarını bildiğim Sevgili Fundam ve Sevgili Yaseminim, tabi ki bir tanecik annem ve annemi yalnız bırakmayan sevgili komşularım, nikahıma gelerek mutluluğumu paylaşan tüm eş, dost, akrabalarım, gerek yorum, gerek e-posta ve gerekse telefonlarıyla beni yalnız bırakmayan, güzel gönüllerinden gelerek iyi dileklerini sunan, dualarını esirgemeyen siz güzel arkadaşlarım/dostlarım...Hepinize kucak dolusu sevgilerimi gönderiyor, bu gecikmiş teşekkürümü, gecikmiş olmaktan dolayı da özürlerimi kabul buyurmanızı rica ediyorum...İyi ki varsınız...Yolunuz bu taraflara düşerse sadece fısıldamanız yeterli...Konuğum olmanızdan mutluluk duyarım...

Eveeet...Aslında yazacak daha ne çok şey var...var da duygularını tam olarak kelimelere dökemeyen biri olarak diğer yaşanılanları yazamadığım birikintilerin arasına serpiştirip yenilerini toplamak üzere yayınımı kesiyorum...Şimdilik :)

Keyifler mi?...Her zamanki gibi alâ çok şükür...


3 Eylül 2012 Pazartesi

Daha Ne Olsun...


İlknur: "Şöyle afilli bir gelinlik alalım Aynur Abla bak ne kadar güzel olur...Saçlarını da şöyle yaptırırız süper...Şu renkli davetiyeler harika değil mi? Nikah şekeri olarak da magnet yaptıralım gelin-damat, kalpler falan...Sonra güzel bir kına gecesi yapalım tamam mı? Oynayalım, zıplayalım, bütün kurtlarımızı dökelim. Ertesi gün nikahtan sonra da eğlenmeye gidelim, şöyle cümbür cemaat..."

Aynur: "Gelinlik çok sade olacak bir kere...Öyle abartılı saç falan istemiyorum...Aynaya baktığımda kendimi tanıyabileyim...O davetiyeler kesinlikle olmaz, bak şunlar daha sade ve güzel...Magnet tamam ama öyle kalpli, gelinli damatlı olanlar değil, daha sade birşey olmalı...Kına gecesi olmayacak ama sen istersen oynayabilirsin...Nikahtan sonra eğlence de istemiyorum...Yolumuz uzun, biz kaçarız hemen ufaktan ufaktan :)"

İlknur: "of ya Aynur Abla çok klasiksin, ne kadar sade herşey...O öyle, bu böyle...Ne o öyle? Hiç atraksiyon yok..."

Aynur: "Sen ne diyorsun kuzum ya...Ne atraksiyonundan bahsediyorsun? Ben hayatımın atraksiyonunu gerçekleştiriyorum bilmem farkında mısın?" :)

31 Ağustos 2012 Cuma

İzmir'in Değilmiş...


Geçen gün ziyaretime gelen arkadaşlarımla benim gündemimdeki en yeni, en taze ve en sıcak konuyu soru-cevap şeklinde konuşuyoruz:

^Nikah tarihiniz belli mi Aynur?
Evet...
^Ne zaman?
09 Eylül 2012 Pazar...
^aaa ne güzel...İzmir'in kurtuluş gününde İzmirli biriyle evlenip İzmir'e gidiyorsun...Nasıl da denk getirmişsin böyle :)
Evet...Öyle oldu...Tamamen tesadüf...
Bir diğeri:
-Yok be oğlum...Ne İzmir'in kurtuluşu...
^Tabi İzmir'in...Yoksa başka şehir miydi? Bak kafamı karıştırdın şimdi...
-Aslında bu Ankara'nın kurtuluşu...
^Nasıl yani ya?
-e oğlum Aynur evlenip İzmir'e gidiyor...
^eeee?
-Ne eeee'si...Aynur gidiyor diyorum oğlum, Ankara'nın kurtuluşu işte!
 :)))


29 Ağustos 2012 Çarşamba

Kısa Kısa...Son Durumlar...

Yaz aylarının rehaveti, yorgunluğu, yoğunluğu...ya da uyuşukluğu mu desek, ne desek bilemiyorum ama yayın yapmak şöyle dursun, epeydir okumak için bile bloglara rutin ziyaretlerimi yap(a)madım...Aslında bu saydıklarımın hiçbiri beni etkilemezdi de malumunuz hayatımla ilgili aldığım radikal karar (bknz.) ve konuyla ilgili hazırlıklar beni böyle yaptı :)...


* 7 Temmuz'da başlayan hareketlilik daha düne kadar devam ederken herşeyi halletmiş olmanın verdiği rahatlıkla bu haftayı da noktalayıp önümüzdeki hafta evimde oturarak!..."Oturarak mı dedim ben" yok ya ne oturması ufak tefek son hazırlıkları yaparak Ankara'dan ayrılacağım günü aslında biraz buruklukla, biraz hüzünle, ne bileyim işte böyle karmakarışık duygularla beklemeye koyulmuş bulunuyorum...

* Aslında tek derdim Yavru Kartallarım'dan ayrılmak benim...Ben gibi herkes de bunun farkında...İstediğim her an onları göremeyecek olmanın verdiği bir duygu karmaşası bu biliyorum...Yoksa güzel bir başlangıç için atılan adımda neden burukluk ve hüzün olsun ki, değil mi?...

* Annemi de ayrıca düşünüyorum...Ne yapar, ne eder diye...Şimdiye kadar evin hem içeri, hem dışarı bütün işlerini ben hallettiğimden biraz zorlanacak ve yokluğumu ziyadesiyle hissedecek biliyorum...Ama bir yandan da o da alışacak, alışmalı diyerek kendi kendime teselli mi veriyorum, ne yapıyorum, onu da ayrıca bilmiyorum...

* Tayinle ilgili bir problem çıkacak mı çıkmayacak mı onu da nikahtan sonra göreceğiz ki o da ayrı bir konu...İzmir İl Müdürlüğü'ne tayinim gerçekleşir gerçekleşmesine de Dikili İlçe Müdürlüğü'ne ayrıca görevlendirme yapılır mı bilmem...Eğer olmazsa var yaa vay benim halime :)...

* Son haftam olması nedeniyle işyerime misafir edası ile gelip giderken buradaki dostlarımın da tıpkı yeğenim İlknur gibi her an vazgeçmemi bekleyen bir hali var sanki :)...

* Sanki evini, yurdunu değiştirecek olan ben değil de tanıdığım biriymiş de ben onun nikahına davetli olarak gidecekmişim gibi öyle sakin, öyle durağan bir haldeyim ki hiçbir şeyle açıklayamıyorum bu durumu...

* Kendimi uzun süreli tatile çıkacakmışım gibi hissediyorum...Daha doğrusu bu şekilde düşünerek rahatlatmak istiyorum...Galiba becerebiliyorum da :)...

* Bu arada şeker tadında bir bayramı da sağlıkla ve sevdiklerimle geçirmiş olmanın mutluluğu ruhuma, yüzüme olabildiğince yayılırken, yine sağlıkla ve sevdiklerimle tekrarını diliyorum...Hepimiz için...

********************

Sonuç olarak iyiyiz, hoşuz...Keyifler de alâ bin şükür...
Aslında yazmayı istediğim ne çok şey var da bu kadarını becerebiliyorum işte...Onun için şimdilik kestik :)

17 Ağustos 2012 Cuma

Her ne kadar eski zamanlardaki tadı olmasa da...

Tüm sevdiklerinizle birlikte, her zaman bir öncekinden daha güzel ve daha mutlu, birlik ve beraberlik dolu nice bayramlar geçirmenizi diliyor, mübarek Ramazan Bayramınızı kutluyoruz...


Geleniniz, gideniniz ve 
el öpenleriniz çok olsun inşaAllah...
Sağlıkla ve sevgiyle...

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Ses Veriyorum...

Çok da önemli değil senin ses vermen diyebilirsiniz tamam kabul...Ama görüntülere kayıtsız kalamayacağınızı biliyorum :)


Güzel yer Dikili...Bundan sonra burada yaşayacağım için kendimi epey alıştırdım gibi...Yani buradan bakınca öyle olduğunu düşünüyorum :)


Ama kendimi halâ o çerçeveye oturtamamış olduğumu da itiraf edeyim...


Uzun süreli tatile çıkacağımı düşünerek alıştırma turlarıma devam ediyorum ne yalan söyleyim :)


Bu gidişimde biraz daha oralı oldum gibi...Eskişehir'den Öznur Ablam ve Pelin'in gelişiyle daha da keyif aldım sanki...





Gitmeler gelmeler, almalar vermeler, hazırlıklar hazırlıklar...Bol koşuşturmalı ve yoğun geçen 1,5 aydan sonra geri sayım çoktan başladı benim için...Az kaldı, hem de çok az...



24 Temmuz 2012 Salı

Bir Düğün, Bir Kahvaltı, Bir İftar...

Hepsini biraraya toplayıp bir kalemde yayınlayayım dedim...Birleştirici özelliğim her yönüyle, her zaman kendini belli etmekte aslında...da anlayana tabi :)


Önce düğünden bahsedeyim bir iki satır...Bu çocuk evlenmez, evlense de nasıl olur bilinmez diye ortak düşüncede buluştuğumuz Ömür, yani büyük ablamın büyük oğlu bizleri şaşırtacak ve yanıltacak bir davranışta bulunarak evliler kervanına katılmış bulunmakta...Bize de bütün düşüncelerimizi bir tarafa bırakıp mutluluklar dilemek düşmekte...Evet birlikte geçirecekleri nice güzel anları, günleri, yılları olsun inşaAllah diyor, yeni evli çift Dilek & Ömür'ü kutluyorum :)


Kendi evinde bizlere özel hazırladığı kahvaltı ile ilgili yayın yapmadığım için günlerdir başımın etini yiyordu Ömer...Yani büyük ablamın küçük oğlu...Daha da yanisi Ömür'ün kardeşi...Dahasını da isterseniz İlknur'un da kardeşi :))

Yeğenim diye söylemiyorum ama 21 yaşında bir delikanlıdan beklenmeyecek ölçüde olağanüstü bir masa hazırlayarak görüntüsüyle gözlerimizi, lezzetiyle de gönlümüzü fethetti...Tarafımızdan da tam notu kaptı tabi :) Ömer için söylenecek çok şey var ama benim bunu ifade edecek ne yazma kabiliyetim, ne de kelime haznem mevcut değil :) O, anlatılmaz kesinlikle yaşanır :))) İlk davetinde çıtayı bu kadar yüksek tuttuğu için sonraki zamanlarda ne yapacağını kestiremediğim Ömer'e her her herşey için çok teşekkür ediyor, tombul yanaklarından öpüyor, göbeciğini mıncıklıyorum :)))


Abla İlknur durur mu? Onun da yapacak birşeyleri var elbet...dedim ve dün öğleden sonra bir iki telefon görüşmesi sonucu karar verildi ki evde hazırlanan iftar menüsüyle kilimimizi, minderimizi kapıp kendimizi Ahlatlıbel'e atıverdik :) 

Onun düşüncesi ayrı güzel geldi hepimize...Açık alanda ve çimlerin üzerinde yapılan iftar, sonrasında oynanılan oyunlar, atlanılan ipler derken saatler nasıl geçmiş anlamadık...Hatta birara hepimizin aklından aynı şey geçti sahuru da orada yapmak konusunda :) Ağaçlar altında, hafif serinden esen rüzgarla, kendi demlediğimiz çaylarımızı yudumlayarak keyif yapmaktan o kadar hoşnut kaldık ki tekrarını hemen yapmaya karar verdik :) Yiğit Kartal'ın mutluluğu ve aldığı keyfi görmek ise herşeye değerdi doğrusu :)

Üç kardeş yayını gibi oldu bu...Hani planlayıp programlasam ancak bu kadar denk gelirdi :) Keyifli anlar yaşattığınız için her birinize ayrı ayrı ve tekrar tekrar teşekkür ediyorum sevgili yeğenlerim :))

19 Temmuz 2012 Perşembe

Hayırlı Ramazanlar...


İlahi rahmet ve mağfiretin zirveye ulaştığı ve oluk oluk aktığı mübarek Ramazan Ayı'nın huzuru gönüllerinize, bereketi hanelerinize yayılsın inşaAllah...

17 Temmuz 2012 Salı

Karar Verdim...ve Mutluyum :)

Enine boyuna düşündüm...Hatta çok düşündüm...Zaten benim gibi her bir şeyi ince eleyip, sık dokuyan birinin kendi hayatıyla ilgili bir karar alırken binbir düşünceye gark olmaması imkansız...Gerçi böyle bir konuda hangimiz aynı şeyi yapmayız ki...


Yeni bir başlangıç için önce kararımı verdim...Sonra Ankara-İzmir arası yapılması gereken herşeyi organize ettim...Önce tektaşımı, ardından alyansımı taktım...ve mutluyum :))


Yeni dönemin başlangıcı için evde ve aileler arasında yapılan mini törenin doğum günüme denk gelmesiyle çifte mutluluk yaşadım...


Mutluluğumuza yürekten ortak olan herkese çok teşekkür ediyor, sevgilerimizi gönderiyoruz...

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Ne Sormuştum?

Bir önceki yayında "haftanın hangi 2 gününü kafana hiçbir şey takmadan yaşamalısın?" diye sormuştum...Fikrini söyleyen arkadaşlarımın sayısı her ne kadar az olsa da aslında hepimiz ya da çoğunluğumuz "Cumartesi ve Pazar" olarak aklımızdan geçiririz değil mi?
İşte senin de aklından böyle geçtiyse kesinlikle yanıldın sevgili arkadaşım...Okumaya devam edersen, neden yanıldığını göreceksin :)


Bir tanesinin adı : DÜN
Hatalar, acılar, yanlış anlamalar...Oysa hepsi geçmişte kaldı. Zamanı geriye döndürmenin imkanı yok...Dünyanın bütün parasını yanyana getir, bir dakika önceye dönemezsin...Yaptığın hiçbir hareketi aynen geri alamazsın...Ettiğin hiçbir lafı silemezsin.
Dün dündü, bitti...Değil mi?

Bir tanesinin adı : YARIN
Yarını bugünden kontrol altına alamazsın. Yarın güneş doğacak elbette...Ama pırıl pırıl mı doğar, bulutların arasından mı çıkar bugünden bilemezsin...Değil mi?

O halde geriye bir tek gün kalıyor...O da BUGÜN
Bugün hayatla mücadele edecek güç hepimizde var. Peki güç ne zaman tükeniyor? Dünü ve yarını işin içine kattığımızda...Değil mi?

**********

Ne demişti Can Yücel?

Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür...
O halde ömür dediğin bir gündür,
O da bugündür...

MUTLU BUGÜNLER...HEPİMİZE...

13 Temmuz 2012 Cuma

Sizce...

Haftanın hangi 2 gününü kafana hiçbir şey takmadan yaşamalı?


Hadi ama...Bekliyorum cevaplarınızı...

12 Temmuz 2012 Perşembe

UUUĞ...İyi ki Doğduuu :)


Kiminin amcası, kiminin dayısı...Ama Kartallar'ın babası, Sonnur'un da kocası...
Kardeşlerin beşincisi, yani anasının sonkestisi...
Aslında en sessizi...Ama en sinirlisi...
* İyi ki iyi ki iyi ki doğdun *

Sevdiklerinle birlikte sağlık, mutluluk ve huzur içinde geçireceğin nice güzel yılların olsun inşaAllah...



7 Temmuz 2012 Cumartesi

İlk Günden Bu Güne...


Oradaki "sen"ler "ben" oluyor tabi :)
Tamam tamam biliyorum benim ilk günümden bugüne çoook zaman geçmiş...Ama hepimiz biliyoruz ki hayatın anlamı geçirilen o çoook zamanlarla devrilen her bir senede değil, öğrenilenlerle çözülüyor...Gerçi öğrendiğimiz herbir şey de bir bakıyorsun ayrıca tekrar düğüm olmuş, geçmiş başköşeye çözülmeyi bekliyor :)

Devrilen yıllar demişken şu şarkıyı dinleyelim mi? Ayrıca siz de doğduğunuz tarihle ilgili yukarıdaki gibi sayısal bilgileri görmek isterseniz şurayı ziyaret edebilirsiniz...

Neyse...Bugün 43. (yazıyla kırküç) doğumgünüm olduğunu böyle basbas bağırarak duyurduktan sonra hayatımla ilgili yepyeni bir kararımı da açıklayayım tam olsun...dedim ama  yok vazgeçtim...Onu birkaç gün sonraya bıraktım :)


Hepimizin sağlıkla ve huzurla geçireceği nice güzel günleri olsun inşaAllah...

3 Temmuz 2012 Salı

Fark Etmeli İnsan...

Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen...
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli...

Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metrekarelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli....
Şu çok geniş görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli...


Henüz bebekken "dünya benim" dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, ölürken de aynı avuçların "herşeyi bırakıp gidiyorum işte!" dercesine apaçık kaldığını fark etmeli...ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli...

Baskın yeteneğini fark etmeli sonra...

Azrail'in her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan...Hayvanların yolda, kaldırımda, çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli...Yaratılmışların en güzeli olduğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı...

Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanıbaşındaki gülü fark etmeli...

Eşine "seni çok seviyorum" demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli...

Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini, ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli...

Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli...Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli, fark etmeliyiz çok geç olmadan...

Ömür dediğin üç gündür,
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür...
O halde ömür dediğin bir gündür,
O da bugündür...

Can YÜCEL

29 Haziran 2012 Cuma

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...