28 Mart 2011 Pazartesi

Delilik Değil...Bu kez Velilik...


Malum dün üniversite sınavının birinci ayağı yapıldı. Her biri yarışa hazırlanan atlar gibi yetiştirildikleri için "ayak" kelimesi sanırım yerine oturdu. İlim irfan sahibi olmak için eğitimin şart üstüne şart olduğunu biliriz. Hatta mümkünse bir değil iki üniversite, yanına da bir değil iki yabancı dil eklenirse tadından yenmez olduğunu daha da iyi biliriz...Bu uğurda tüm ebeveynlerin canlarını dişlerine takıp, o hoca senin bu hoca benim, o dershane senin bu dershane benim çocuklarının geleceği için varını yoğunu ortaya döktüklerini, parım parım paralandıklarını yakın çevremden de dehşetle izlemekteyim. Umarım herkes emeğinin karşılığını alır...diye yürekten gelen bir dilekte bulunduktan sonra geleyim haftasonu durumlarına...

Yardımcım Sevgili Yasemin'in daha önce girdiği sınavdan dolayı burada bazı düşüncelerimi yazmıştım. Bu kez de konu "sınav" ve bu kez de kişi "Yasemin"... Zaten sürekli diyorum ona "getir kimliğini, seni nüfusuma geçireyim artık..."diye. Korkarım böyle giderse olacak birgün :)

Herşey elektronik ortamda oluyor ya artık, sınav giriş belgesini de o ortamdan alıp döktürüverdik kâğıt ortamına. Bir baktık sınava gireceği okul da benim evimin bulunduğu semtte..."Madem öyle Cumartesi'den bana gel, birlikte vakit geçiririz, Pazar günü de ben seni sınava götürürüm" diyerek planımızı yaptık, ailesinin verdiği icazetle de uyguladık.

Her daim tok evin aç kedisi vaziyetlerinde dolandığı için o gelmeden şöyle tam donanımlı bir kahvaltı hazırlayayım da mızırdanıp durmasın dedim. Zaten daha gelmeden en az 10 defa "ne yapcan bana, ne pişircen bana" diye diye hazırladıklarımı yemeden önce başımın etini yemişti :)

Neyse...Harika kahvaltımızın ardından, harika hava eşliğinde, benim için her mevsim harika olan Dikmen Vadisi'ne bir gezi yapalım dedik. Temiz hava, bol gıda eşliğinde yürüdük, yürüdük...Bir yerlerde oturduk dinlendik, birşeyler içtik, sohbet ettik, yine yürüdük, yürüdük...Güneşin tadını çıkara çıkara akşam saatlerine kadar yine yürüdük :)

Akşam yemeği olarak mönü listemde birinci sırayı hiçbir tarife kaptırmayan, Yasemin'in de çok sevdiği lezzetlerimden bir sofra hazırlayıp, bol sohbet eşliğinde üstüne çaylarımızı da içtikten sonra o kadar yol tepmenin de etkisiyle yattığımız yeri beğenip bebekler gibi uyuduk.

Sabah malum...Kahvaltı...Sınava girilecek okula gidiş...Salona geçiş...Aynur için bekleyiş :))
3 saat bu, tek başına...Birkaç tane gazetenin ölüm, satılık ev, kiralık oto ilanlarına kadar okudum abartmıyorum yaa, bitmek geçmek bilmedi saatler.

Neyse...Sınavdan çıkan bebeler...Karşılayan anne-babalar...Nasıl geçtiğini merak eden gözler...Bizim kız da bunların arasında tabi, her daim "abla" kıvamında olan ben ise bu kez gerçek bir "veli" ayarında:)
Sorumluluğunu yerine getirmiş, görevini başarıyla tamamlamış olmanın hoşluğu ve yorgunluğu ile ve tabi ki Yaseminciğimi evine sağ salim teslim etmiş olmanın rahatlığı ile öğrencileri bilemiyeceğim ama ben sınavımı başarıyla tamamlamış, çok geçer bir not almış bulunmaktayım :))

Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin geleceklerini teminat altına alabilme çabalarının 160 dakika ile ölçüldüğü bu sınav sonucunda yine tekrarlıyorum ki umarım herkes emeğinin karşılığını alır...

25 Mart 2011 Cuma

Hamam Tası Gümüşten...


Son zamanlarda bünyesinde bolca sinir harbi yaşatan günler barındırsa da özel yaşantım, böyle bir rahatlık, bir boşvermişlik hakim bünyeme...Aslında taktın mı takanlardanım da ne oldu anlamadım.
Çabala çabala nereye kadar dedim galiba en sonunda.
Hayır, sorun da yok benim için ama ne oluyorsa bana, uzaktan uzağa şahin uçurup konuya müdahil oluyorum...Hatta bununla da kalmayıp tam merkezine oturuyorum. Sahnedeki oyuncular da istediğim kıvamda senaryoyu oynayamıyorlarsa hah işte o zaman sinir patlaması yaşıyorum ki kaçabilene aşkolsun. Çünkü bir yönetmen olarak çok alışkınım ben yakınımdaki herkesin üzerine düşeni yapmasına...Zaten ısrarla yapmayan olursa da çıkarıveriyorum kadrodan, gözünün yaşına bakmadan...
Her ne olursa olsun bir insan, bir insanın sabrını çok sınamayacak. Sonrasında çatlama, patlama, dağılma, ne varsa yaşanıyor. Hele de ben gibi her konuya makul ve mantıklı çözümler getirebilen, bazı hatalı tutum ve  davranışları tolere edebilen ve çoook sabırlı birini hiç sınamayacaksın..!
..........
Konuyla alâkalı mı bilmem ama bir arkadaşım çok söylerdi bu lafı "Hamam tası gümüşten, ben anlamam bu işten..."

22 Mart 2011 Salı

Düğüm Atmak Kolay da İş Çözmeye Gelince...



Bizim blog işi de aynen böyle oldu galiba. Erişime engelleme 1 günde olurken...ki ben bunu bilgisayarımda heralde hatalı birşey yaptım da blogları açamıyorum diye düşünürken, 1 haftayı aşkın bir süredir bu engellemenin kaldırılması neden yapılamıyor anlamış değilim.
Bekle babam bekle...Ha bugün, ha yarın !
Ne tat kaldı, ne de tuz...Hele keyif, o hiç kalmadı.
Şu anda nasıl mı giriyorum? Google arama motorundan kendi bloğumun ismini yazıp "Önbellek" denilen yerden giriyorum ve takip ettiğim bütün blogları bu şekilde okuyabiliyorum.
Tek tıkla rahat rahat izlemek varken, çektiğim çileye bak yaa :((

9 Mart 2011 Çarşamba

Yiğit KARtal ile KARa KARışmak...

 

 
Dün akşam saat 21:00'de evime varabildim ancak...Saat 18:00'de biten mesaimin ardından yollara düştüm herkes gibi. Servis araçları da gelemedi :(
 


Kaç gündür söylenmesine rağmen tuzlama, yolları açma gibi hizmet çalışmalarını yapmaktansa Ankara Büyükşehir Belediyesi otobüslerini seferden kaldırmış, bu da üzerine tüy dikti...



Ulus'ta olan işyerimden Dikmen'de olan evime kadar yürümek zorunda kaldım ben ve neredeyse tüm Ankara ve bugün kendi kendime kar tatili verdim. Çektiğimiz rezilliği anlatmama gerek yok sanırım...ve evet tüm kirliliği örtercesine Ankara bembeyaz, manzara harika, dibini eşelemezsek herşey çok güzel görünüyor.
Bacaklarım o kadar ağrıyor ki sinirim halâ geçmedi, gidip belediyeyi basasım var!



Neyse...Bugünün keyfi dünün rezilliğini az biraz bastırdı. Sözkonusu Yiğit Kartal ve onunla geçirilecek uzun zaman dilimleri olunca unutuyorum herşeyi :))



Kara karışmamıza yeğenim İlknur ve onun güzel kızı Selinnur da katılınca keyfimiz duble oldu :)




Mart yine yaptı yapacağını...Yağsın, yağsın, kar yağsın diye diye elbirliğiyle başardık işte :)) Duaların kabul olması böyle birşey galiba...




Paşama bakın hele :))


Keyfini sürdük sürmesine de şimdi küreme zamanı...


Herşeye rağmen şükürler olsun ki halâ kışımızı kış gibi yaşıyoruz...Yazımızı da yaz gibi yaşamayı nasip etsin Yüce Rabbim...

7 Mart 2011 Pazartesi

Dost Dediğin...



Sevilecek biri olmadığın zamanlar da bile seni sevmeli...

Sarılacak biri olmadığın zamanlar da bile sana sarılmalı...

Dayanılmaz olduğun zamanlar da bile sana dayanmalı...

Dost dediğin; fanatik olmalı...

Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli...

Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli...

Ve ağladığında, seninle ağlamalı...

Ama hepsinden daha çok,

Dost matematiksel olmalı;

Sevinci çarpmalı...

Üzüntüyü bölmeli...

Geçmişi çıkarmalı...

Yarını toplamalı...

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...

Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...

İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...

Hz.Mevlana

5 Mart 2011 Cumartesi

Şimdi Destek Zamanı...


Haydi bakalım arkadaşlar !
Konuyla ilgili duyarlılığımızı daha fazla gösterelim mi?
Hakkını aradığını söyleyenlerin haksızlığına maruz kalanlar olarak pamuk eller bu kez daha kalıcı çözümler getirebilmek amacıyla açılan imza kampanyasına destek için tuşlara...

Kendi Evimin Hırsızıyım :((



Kendi evine bir hırsız misali bulduğu yollardan dalmak gibi birşey oldu buraya girmek...
Anahtar niyetine oraya o rakamı yaz, buraya bu rakamı yaz, sonra kapı aralansın azıcık...zar zor gir, ayağını direyerek :(
Ertesi gün olsun kapıyı kapat çık git...Sonra yine burdaki evine gel, önce zorla ki apartmanın kapısını açmak için, sonra biraz daha zorla ki evinin kapısını açmak için. Birgün önceki anahtar sorun çıkarınca git çilingire yeni anahtarı ayarla, gel onun için uğraş tekrar, gir girebilirsen...
Komşuya gitmek istiyorum, bir bakayım ne yapmış, nasılmış, ne olmuş, iyi miymiş diye...Ama onlar da zillerine basmama rağmen duymuyorlar sesimi, geldiğimi :(
Şevk mi kalır insanda be, istek mi kalır...Kalmaz elbet...

Digitürk'ten Google'a cevap gelmiş; haklılıklarını savunuyorlar ve sonuna kadar yasal haklarını kullanacaklarını söylüyorlar.

Ben de hak aranırken, cezai işlem gerektiren bu konuyla uzaktan yakından alakası olmayanların haklarının elinden alınmasının nasıl bir uygulama olduğunu bilmek istiyorum doğrusu...

Digitürk "bu konuda Google ile efektif bir işbirliğine hazırız”  diyor. Madem öyle ise Google bu konuyla ilgili olarak biz blog sahiplerini düşünerek nasıl hareket edecek onu da ayrıca bilmek istiyorum.

Gerçi kime ne anlatacaksın ki...Hani bir söz var "Filler tepişir, çimenler ezilir..." diye...

Bu arada Afet Hanım "Bloğumu Geri İstiyorum..." imza kampanyası başlatmış. Katılmak için buraya lütfen!

2 Mart 2011 Çarşamba

(na)Tamam mı?...


İki gündür bloğumu açmaya çalıştığımda "mahkeme kararıyla erişimi engellenmiştir" yazısını her gördüğümde ki neredeyse dakikada bir açmaya çalıştım :) sinirlerim bozulmuştu.
İlk aksaklığı yaşadığım 25 Şubat Cuma akşamından itibaren evde, sonrasında işyerimde akşama kadar surat sallayarak ve iki lafımdan birine "bloğum nerde benim" cümlesini ekleyerek dolandım durdum. Meğer ne kadar alışmışım ben buraya, meğer ne kadar sevmiş, benimsemişim...
Biraz önce eve geldim ve şu DNS denilen ayarlarla tekrar uğraştım. Teknoloji özürlü olduğumu bilirim, en azından detaylardan anlamam diyelim :)
Bir baktım minik kartalım kanatlarını çırpıyor :)
Kaybettiğim birşeyi bulmuş gibi, eski bir dosta kavuşmuş gibi sevindim dersem abartmış olmam herhalde.
Görüntüsüne, isimlerine tanıdık olduklarıma bakınca nasıl da mutlu oldum :)
Umarım sorun hallolur ya da hallolmuştur...

Hep birlikte yola devam etmek dileğiyle, bloglarımız hep açık olsun...

1 Mart 2011 Salı

Yine Yasaklar...Yine Engeller...


Birkaç kişinin yaptığı maç yayınından dolayı tüm bloglara böyle bir engellemenin yapılmasını anlayamıyorummm...
Yapılan açıklama burada...
Bu konuyla uzaktan yakından alakamız olmadığı halde neden cezalandırılan biz oluyoruz onu da anlamış değilimmm...

ÖNEMSENMEYECEK KADAR AZ OLMADIĞIMIZI GÖSTERELİM...

Bu sansürcü zihniyeti şiddetle kınıyor ve BLOĞUMA DOKUNMA!!! diyorum...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...