İnsanın sinirine dokunuyor harbiden...Yazın o cıvıltısını düşünerek, beynimde de o cıvıltıların seslerini duyarak buluyorum kendimi çoğunlukla...Sizce kafayı yemeye başlamış olabilir miyim ben :)
Aslında o sesler hep Yavru Kartallarıma ait...Yaz gelmiş, onlar da yanıma gelmiş, Ankara'da olduğum zamanlardaki gibi birlikte vakit geçiriyoruz diye düşünüyorum hep...Daha doğrusu hayal ediyorum. Çimlerde yuvarlanıyoruz, denizde cıbıl cıbıl oynuyoruz, kumlarda koşuyoruz, hatta kumdan kaleler yapıyoruz. Büyüyüp de kendi başlarına kendi istedikleri yerlere gitmeye karar verecekleri zamana kadar her yaz benimle, benim evimin bahçesinde koşturacaklar diyorum. Bildiğin Türk filmi çeviriyoruz işte :)
Özlemim hat safhada...Hatta o hattı da geçti nerelere gitti bir bilseniz :( Dört, bilemedin beş ay sonra gelecekler işte, şurda ne kaldıki sabret diyorum kendime...Evet dört, bilemedin beş ay sonra...pehh...Sanki yarın yola çıkacaklarmış gibi kendime verdiğim teselliye bak :( Nerden bakarsan bak 150 gün sonra...Buyur bakalım şimdi de şafak saymaya başladım :) Dedim ya özlemim hat safhanın hattını geçti diye...
İnsanın hayatında beklediği ve geleceğini bildiği birilerinin olması ne kadar güzel...Hangi düşünce ve ruh hali içindelerdi ki bazıları o şansı, hatta birçok şeyi isteyerek kaybetti...Onlar artık hiçbir şekilde beklenilmiyor...Beklemesinler de...Aynur artık gelmiyor...
25 yıllık karşılıksız sevgiyi, bitmeyen emeği, her an her konuda sonuna kadar gösterilen ilgiyi öyle bir teptiniz, öyle bir teptiniz ki bir daha geri gelmemek üzere elbirliğiyle nasıl darmadağın ettiniz, taa nerelere savurdunuz bir bilseniz...Gerçi bilecek kapasiteniz olsaydı bu hadsiziği yapmazdınız...Zaten bu saatten sonra bilmeseniz de olur...
Mutlu musunuz?
Hiç sanmam...Asla da olamazsınız...Olamayacaksınız...