29 Temmuz 2011 Cuma

Doping Etkisi...Spora Değil, Hayata...



Tabi ki yine çok keyif aldım. Şu güzellikleri görünce insan başka ne hissedebilir ki ?
Yeşil ve mavinin her tonu, beni de yol arkadaşlarımı da ziyadesiyle keyiflendirdi.
Zaten kafa dengi olunca her türlü ortam güzel geliyor ya insana...
Sorunsuz geçen seyahatimizde bol kahkaha, neşe, gırgır, şamata, sohbet ve muhabbet vardı...Hepsi tadında, hepsi alâ...Spora asla yakışmayan ama ruhu dinlendiren, hayatı keyiflendiren doping etkisi :) Hele kaldığımız tesisin etrafındaki fındık ağaçları mı desem, fındık ormanı mı desem...Nasıl çekti bizi derinliklerine doğru :) Odalarımıza yerleşir yerleşmez kendimizi onları talan ederken bulduk :))


Her ne kadar Trabzon Merkez'de bir numara olmasa da biz yaptığımız sohbetlerle kendi kendimize çok eğlendik...ve o kadar yürüdük, o kadar yürüdük ki hem sıcağın, hem de nemin etkisiyle 2 kilo vermiş olarak döndüm Ankara'ya :))  Benim için bu anlamda da çok iyi oldu bu seyahat :)


EYOF Trabzon 2011 açılışı muhteşemdi. Açılış töreninin başlayacağı saatte H.Avni Aker Stadyumu'na gittiğimizde her yerin tıklım tıklım olduğunu gördük. İlgi çok büyüktü. Sanki tüm Trabzon oraya akmıştı. Dışarıda kalan ya da açılışa gelmeyen insanların da seyredebilmesi için hem stad dışına, hem de şehir merkezine dev ekranlar kurulmuştu. Yapılan gösteriler 10 numaraydı...



Tam bir görsel şölen yaşadık. Işıklı gösteriler, Anadolu Ateşi Dans Topluluğu'nun tamamı Karadeniz oyunlarından oluşan gösterileri, Karadeniz Kolbastı Ekibi'nin kanı kaynatan, herkesi yerinden hoplatan oyunları tek kelimeyle harikaydı.
Yapılan havai fişek gösterileri çok güzeldi...Ama o kadar çok abartıp, o kadar çok patlattılar ki bir ara Trabzon yanıyor sandım :)
Avrupa Olimpik Gençlik Oyunları'nı aldık bu kadar ihtişamlı açılış töreni yapıldı. Olimpiyatları alsak herhalde ülkeyi patlatıp yakarız... :)) diye düşünmeden edemedim.


Karadeniz'in havasından mıdır, suyundan mıdır bilemiycem ama hepimizi gülme krizlerine sokan Karadeniz fıkralarını aratmayacak diyaloglar, görüntüler de olmadı değil...
Velhasıl bir seyahatim daha güzel anlarla ve anılarla noktalandı. Bir sonraki spor organizasyonuna yine aynı ekip arkadaşları olarak gitme planlarımız başladı bile :))
Ne diyelim...Kısmet...
Gidip de döndüğüm, dönüp de bulduğum için çok mutluyum...

22 Temmuz 2011 Cuma

EYOF 2011...


Çalıştığım kurumun en sevdiğim yönlerinden biridir. Değişik yerlere gitme, oraları görme ve gezme fırsatı verir çalışanlarına...İşte bu yıl Trabzon'da organize edilen 11.Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları da bu sayede Trabzon'u görüp gezme fırsatı verecek bize...
Spor organizasyonlarında görev almak en çok da bu sebepten hoşuma gider :)
Uzun zaman olmuştu görevli olarak uzun yola gitmeyeli...
Hazırlıklar yapıldı, minik bir bavul hazırlandı. Yola çıkmak için az bir zaman kaldı.
Bir de yolculuğa çıkacağım zaman heyecan yaparım ben niyeyse...Ta ki hareket edene kadar :)
Halbuki yıllardır seyahat ederim :)
Şimdiye kadar katıldığım bu tür tüm faaliyetlerden hep çok keyif almışımdır. Umarım aynı keyfi Trabzon'da da alırım.

Gidip de dönmeyi, dönüp de bulmayı nasip etsin Yüce Rabbim...
Görüşmek üzere kalın sağlıcakla...

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Ayşe Tatile Çıktı...



Kıbrıs Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askerî harekâtın adıdır.

Ulus Meydanı'nda yapılan mini tören sayesinde hatırlamış oldum bugünün Ayşe'nin tatile gönderildiği gün olduğunu...

"Herşey vatan için..." ve "Şehitler ölmez..." sözlerini söyleyerek tören alanına gelen askerlerimiz tüylerimizi diken diken ederken yine göğsümüzü kabarttı.

Bu vesile ile Gazilerimize sağlık diliyor, Şehit Mehmetçiklerimizi ve Başbakanımız Karaoğlan Bülent ECEVİT'i de rahmetle anıyorum...

19 Temmuz 2011 Salı

Salla Başı, Al Maaşı...


Yurdum insanına akıl sır ermiyor vesselam...Herkes işinden şikayetçi, işinden kazandığı paradan şikayetçi. Tamam...anlıyorum geçim zor. Ekmek arslanın ağzından kuyruğuna geçeli uzun zaman oldu, kabul...Ama "bu kadar da olmaz artık" diyor insan hem bir vatandaş, hem de bir çalışan olarak..."

Bakıyorsun yeni memur olmuş, geçmiş masasının başına gencimiz...Devlete sırtını dayayabilmek, hani yağmasa da damlıyor dedirten cinsten düzenli maaş alabilmek için çalmadığı kapı, öpmediği el kalmamış şu ya da bu şekilde. Sonra girmiş devlet kapısından içeri. Ooh mis...İş desen zaten yok, olanı da tek tuşla teknoloji iki dakikada hallediyor malum.

Be mübarek daha Bismillah demiş yeni başlamışsın da hemen yok maaş, yok zam, ben bu işi yapmam benim görevim değil, yok şunu niye ben yapıyorum, bu kadar maaşa bu kadar iş...Ne oluyoruz yahu!

Anlamakta güçlük çektiğim konuların başında geliyor. Sonra da eline bir yazı gelince iki satır karalayamayıp ona buna sorarlar. Attıkları hava da dönüp dolaşıp bir yerlerinden kendilerine pompalanıyor ondan sonra. Olan da vatandaşa oluyor her zamanki gibi...

Bak sevgili cikcik memur arkadaşım, kardeşim...Tecrübeli memure ablanız olarak diyorum ki ben: "Soran olmaktansa, sorulan olmak iyidir, yeğdir. Böyle olabilmek için de işi öğrenmek, işi öğrenmek için de eline gelen her evrakı okumak, konudan bilgi sahibi olmak gerekir."

Bir işi yaparsam artık hep benim üzerime kalır diye korkma. Bırak kalsın...Öğreneceğin her yeni konu her zaman senin için bir kazanımdır, bir  +dır.

Devlet memuru her daim salla başı, al maaşı yapmaz. Hiç olmazsa aldığı parayı haketmiş olmak için arada sırada bir işin ucundan da tutar. Bilmem anlatabildim mi?

15 Temmuz 2011 Cuma

İçimizdeki Yangın...


13 vatan evladı, 13 ana kuzusu...Yine gencecik fidanlarımız koparıldı taze dallarından :(

Ah arslanlar, hepinizin kabri kalbimiz artık...Sormak istiyorum; "Kaç kınalı kuzu daha sığacak bu kalpten kabre?...Yetmedi mi, yetmez mi?"

Ah evlatlar ah, yaktınız yine bizi, dağladınız ciğerlerimizi, yine yangın yeri yüreklerimiz :(

Tüm Şehitlerimizin ruhu şad olsun...

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Cumartesi Sürprizi..

09 Temmuz 2011 Cumartesi     Mogan Gölü / GÖLBAŞI

Gide gele mesken tuttum ben burayı...En sevdiğim yerlerin başında geliyor ve en keyif aldığım...Artık buraya gelip nefes almak benim için olağan hale geldi ama yardımcım Sevgili Yasemin için gerçekten sürpriz oldu.

Cumartesi günleri yarım gün çalıştığından sanırım onun için yapılacak en iyi şey buydu...Dinlenmek için minik bir mola..."Başka bir işin yoksa saat 13:00'de hazır ol, birlikte gezmeye gidiyoruz" dediğimde nasıl mutlu olduğunu siz tahmin edin artık...ve tabi uzun yola gidiyormuş gibi nasıl heyecanlı olduğunu :))

Neler yaptığımız belli zaten...Yedik, içtik, tavla oynadık, yürüyüş yaptık...Ha bir de deniz bisikletine bindik gölde :) Çok keyifliydi...Zaten önemli olan birlikte aynı anı paylaşmak ve bundan keyif almak değil mi? Bu anlamda ben hiçbir şey yapmadan bile saatlerce aynı yerde oturabilirim.

Sevdiklerim için ufak da olsa birşeyler yapınca inanılmaz mutlu oluyorum. Onların mutluluğu da ayrıca benim mutluluğum oluyor. Aslında sonuçta yine ben kârlıyım...Katmerliyorum :))

7 Temmuz 2011 Perşembe

Su Misali...

Akıp gidiyor...Hangi ara bu yaşa geldim hatırlamıyorum dersem abartmış olmam herhalde...Ama gelmişim işte...Kafa kâğıdı öyle diyor :) ve bugün için 40+2'yi işaret ediyor. Kovala kovala nereye kadar? En sonunda yıllarda kaçacak yer, bende de kovalayacak takat kalmayacak...


Yine de sağlık, yine de huzur, yine de mutluluk ve ve ve tabi ki sevdiklerim... Eksik olmasınlar hayatımın hiçbir döneminden inşaAllah...


Gündüz dairede yapılan minik kutlamanın ardından akşam dost yüzlerle yenilen yemeğin tadına doyum olmuyor doğrusu. O zaman ne diyelim...Doğumgünü bahane, sohbet de lezzetler de şahane :)

5 Temmuz 2011 Salı

Temiz Hava, Bol Gıda...


"Aynur Abla Belgin'e gidelim mi?" ile başlayan "tamam, ne zaman istersen..." ile devam eden ve sıcağı sıcağına geçen hafta hemen uygulamaya konulan 4 günlük mini dinlencemiz nefes alma arası olarak hem Fundacığıma, hem de bana çok iyi geldi.


Tam da başlıktaki gibi...Hava kısmı tamam da gıda kısmı feci boldu :) Antakya'lı olup Mersin'de yaşayan Belginciğimizin bize tattırdığı yöresel lezzetler alışkın olmayan bünyeye her ne kadar ağır/fazla gelse de ortamı paylaşmak en güzel gıda oldu bize...Misafirperverliği ve evsahibeliğine yıldız üstüne yıldız kondurduğumuz sevgili arkadaşımıza ne kadar teşekkür etsek az kalır sanırım...Sağolsun, varolsun...



Rengin ve Arda...Zaman zaman annelerini bunaltan, zaman zaman birbirleriyle dalaşan bu iki serseri, tatilin tadını en çok ve en iyi çıkaran taraf bana göre..."Çocuk olmak varmış..." demeden edemiycem :)


Aynur, Funda, Belgin üçlüsü olarak birlikte çalıştığımız ve aynı odayı paylaştığımız dönemde aldığımız keyfi tatil havasında da aldık ziyadesiyle...Artık yolu açtık, rahatlığı da gördük ya, daha sonra biraz daha uzun süreli kalma dilekleriyle ayrıldık :)
Ne diyelim...Kısmet...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...