24 Mayıs 2010 Pazartesi

Msn'den Diyalog...


- Şekerr slm
- Naapiyosunn
- Hiç sesin soluğun çıkmıyoo
- Öldün mü kızıım
- Niye gelmiyosunn buralara yaa
- Ayarla da gelsene kızıım
- Ösledi ben senii
- Efett gerçek ösledii
:
:
- Bekliyom haa
- Hadi by
- k.i.b
- mucks


Lütfen ama, lütfen, ne bu şimdi...
Güzel dilimiz Türkçe'yi katledişten mi bahsedeyim, ne yazı ne de konuşma diline yakışmayan şu kelimelerden, şu hitaptan mı bahsedeyim
Hiçbirini yapmayayım da en iyisi Türkçe mealini yazayım ben...

- Aynur merhaba
- Nasılsın
- Uzun zamandır görüşemiyoruz
- Merak ettim seni
- Epeydir de buluşmadık
- Görüşmek isterim
- Özledim ben seni
- Evet, gerçekten özledim
:
:
- Haber bekliyorum senden
- Görüşmek üzere
- Hoşçakal
- Öpüyorum

21 yorum:

cem dedi ki...

en çok k.i.b. ilgimi çekiyor bu iletişim şekillerinde. ajan ismi gibi..:)

cem dedi ki...

birde bunu yapan 16 yaşın üstünde olunca, karşı taraf için cinayet sebebi olabilir diye düşünmekteyim.

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

CEM;
çok doğru söylediniz
kısaltılmış kelimelerden hiç hoşlanmam, hiç de kullanmam
hele de böyle başharflerden oluşan türlerinden :)
ne oluyorsa bu anlamıyorum

Yasemin dedi ki...

aynen katılıyorum ve ben de çok kızıyorum bu şekilde kötü konuşanlara ve yazanlara
sevgiler...

bilge dedi ki...

harika bir konuya değinmişsin çocuklarıma da söylüyorum düzgün konuşun düzgün yazın diye ..sevgiler..

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

YASEMİN;
evet güzel konuşmak varken nedendir bu şekilde konuşmak, anlamak mümkün değil

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

BİLGE;
çok önemli bu konu benim için
kendini ifade etmenin en iyi yolu konuşmak ve yazmak ise madem neden bunu doğru kelimeleri ve hitapları kullanarak en iyi şekilde yapmaz çoğu kişi gerçekten anlayamıyorum
sevgiler benden...

Adsız dedi ki...

bence o konuşmalar daha samimi.
Yeni bir türkçe olması gerekiyordu ikoncan:)

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

CREEP;
daha mı samimi yoksa daha mı yayık
inanamadım böyle söylemene
bu düşüncende samimi olmadığını düşünmek istiyorum

Adsız dedi ki...

gençler nasıl istiyorsa öyle konuşsunlar.
ben bu konuda yarının büyüklerinin yanındayım.

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

CREEP;
yapma lütfen
ne demek "gençler nasıl istiyorsa öyle konuşsunlar"
yaş grubuyla ne alakası var bunun

Adsız dedi ki...

mesela yunanlıların şu anda konuştukları dil, eski yunanca'nın yanından bile geçmiyor.
Bizim konuştuğumuz Türkçe örneğin; hiç eski konuşulan türkçeyle birebir mi?
Değişim önünde duramazsınız.
Mesela fransızca da daccord, tamam anlamındadır.Şu anda fransa daki gençler kısaca dac diyorlar.

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

CREEP;
değişim dediğin şey böyle anlaşılmaz, ordan atma burdan katma bir dil ise biz almayalım
eski Türkçe konuşulsun demiyoruz tabi ki
Fransızca bilmem
Yunancanın eskisi ya da yenisi de ilgilendirmiyor beni
yani onlar öyle yapıyor diye biz de mi öyle yapmak zorundayız
zaten ne geliyorsa ülkenin başına işte bu özentiden geliyor
cümle aralarına serpiştirilen bir iki yabancı kelimeyle güzel konuştuğunu sanıyor o tipler
ben onu bunu bilmem kardeşim
herkes dilini güzel kullanmalı

Adsız dedi ki...

yanlış düşünüyorsunuz, değişim önüne geçemezsiniz. Bu her fırsatta her ülkenin dili için geçerlidir. Benim örneklemem sadece bizde olmadığı, dünya da bu değişime ayak uydurmasıdır.
50 sene sonra şu anda kullandığımız dil, bize yabancı gelen 1920'lerin dili gibi gelmeyeceği ne malum?

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

CREEP;
sizin dildeki değişimden anladığınız
"naaberr moruk, yaf, k.i.b, mucks" gibi saçmasapan kelime bile diyemeyeceğim şeyler ise sizin yolunuz açık olsun bu konuda
çocuklarınıza da öğretirsiniz artık :))

Adsız dedi ki...

nasıl yaşamak istiyorlarsa nasıl davranmak istiyorlarsa öyle yaşasınlar. Baskıcı bir toplumun bireyleri olmaktansa, hür bir toplumun ve anlayamadığımız bir dilin çocukları olsunlar.

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

CREEP;
baskı mı oldu şimdi bunun adı
hiç alakası yok halbuki
peki o zaman şöyle bağlayalım
isteyen istediği gibi yaşasın konuşsun tamam
ama mümkünse benim yanımda yöremde olmasınlar, zaten olamazlar da :)
her fırsatta da uyarmadan geçmem geçemem...

Bir Dilim Aşk dedi ki...

Çok güzel bir konuya değindiniz.
Mustafa Kemal ATATÜRK, Türkçe dilimizle ilgili bir çok sözler söylemiş. Bunlardan bir tanesini yazmak istiyorum.
"Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir."

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

BİR DİLİM AŞK;
bu mudur, evet kesinlikle budur...
çok teşekkür ederim
sevgiler...

Beyaz Kare Tasarım dedi ki...

Creep olayı ve dil sürecini yanlış anlamış. Aynur hanımın değindiği nokta türkçe konuşma biçimin değişmesi, elbette bir dilde bir kelimenin ses özelliği değişebilir fakat biçim ve içerik aynı zamanda da taşıdığı duygu katiyen değişmez. Gönül kelimesi, var olduğundan beri gönüldür. Eskiden yazılışı farklıydı hepsi bu söylenişi "könül" olan gönlün yalnızca harfi değişmiştir. Ayrıca bazı kelimelerin de yarine başka kelimelerin yerleşmesi de başka bir şeydir. Eskiden reis-i cumhur denirdi şimdi ise Cumhurbaşkanı, ya da Maliye Nazırı idi şimdi ise Maliye Bakanı gibi bu ve buna benzer değişimler elbette olacaktır. Fakat bir kelimenin yazılışında harfi değiştirmek veya duygusunu bozmak değişim değil, dil erozyonudur. Gençliğin sıkıntısı özgürlük değil ayrıca... Gençliğin sorunu farkında olmayışları, Bugünün özgürlük anlayışı yarınların felaketi olmaktan öteye gitmez, Tarih sürecinde her konuda sınırlar ve bireysel özgürlük örnekleri vardır. Dili konuşma ve yarınlara taşıma da belli sınırlar içinde olur. Dil bütünlüğünün olmadığı bir milletin, kültür ve tarih bütünlüğü de yoktur. Dili dönüştürmek madem o kadar önemli değil, dünyada 17 binden fazla dil neden oluştu? neden her toplum kendi kültürünü yaşayan ve özellikle edebi eserler veren dili kendisi belirledi? O zaman şöyle yapsaydık, bir dil bulup (o da ingilizce olurdu) tüm dünya o dili konuşsa ve artık kimsenin kimseyi anlamama gibi bir sıkıntısı da olmasa... elbette böyle bir durum kabul edilebilir değildir. creep2in savunduğu nokta argoya girer, argo: belli bir grubun ya da topluluğun kendi aralarında veya belli bir alanla ilgili kurdukları dile denir; fakat bu dil olması gereken dil değildir. Örneğin doktorların kendi aralarında kurdukları ve çoğumuzun anlamadığı dile, sözlükte argo denir :) Bu anlamda elbette her çağ, gençlik kendi zamanına göre bir iletişim dili geliştirecek ve öncekileri dışlayacaktır. Rahatsızlık verdiği nokta bu kurulan iletişim ağının özü bilmeden ya da iyice anlaşılmadan tüketilmesidir. Herkes her istediğini yapabilir ama her şeyi biliyorsa, iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı... ancak o zaman kişilerin tercihi sorgulanamaz (bunu dil için söylüyorum, işlenen suçlar için değil). Bugünün geçliğinin özgürlüğünü savunmanızda kanımca yine aynı savrukluktan geliyor. Bugünün geçliğinin tek bir türküyü bile bilmeden, pazarlanan pop müzik kültürüne esir olmalarıyla aynı şeydir. Bilinçli bir toplum olmanın temelleri, kendi temellerini bilmek ve onu korumakla başlar ve asıl milliyetçilik kavramı da bu noktada devreye girer. Orada burada bağırarak da değil.

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

ÖMERO;
bloğuma yaptığınız ziyaret ve detaylı yorumunuz için çok teşekkür ederim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...