25 Mayıs 2012 Cuma

Sahne Biz(im)miş...

Gide gele sahne ışıklarına alışmaya başladım galiba...Bu gidişle TRT sayesinde meşhur olmayı bekliyorum...Olur muyum bilemiycem ama programlar bensiz olmaz diyorum her seferinde onu biliyorum işte :)


Bu seferki programımızın adı "Sahne Biz"...Davetiye elime geldiğinde okur okumaz dedim ki bu programın isminde sanki yarım kalmış, yazılması unutulmuş, eksik birşey var...Bir kelime, bir hece...birşey işte!

Meğer o eksikmiş gibi hissettiğim şeyi yapımcısı/programcısı seyircilerle tamamlıyormuş...Yani benim yorumum bu tabi...En yetkili ağızdan duymadım :)

Stüdyoya girdiğimizde biz koltuklara yönelmiştik ki "sizleri şöyle alalım" dedi biri..."Nereye, nasıl yani" derken bir baktık ki sahnenin ortasında biz...Yani uzun lafın kısası davetliler de sahnede...


Canlı yayın olması ve öyle ortalarda olma fikrinden dolayı kısa bir panik havası yaşadıktan sonra Türk Halk Müziğimizin o güzelim parçalarını seslendirecek güzel sesli ve güzel görüntülü sanatçı ekibimiz de geldikten sonra yine keyifli bir gece daha yaşadık...Ben ve yeğenler :)

Yalnız TRT'deki kabuk değişimine bakar mısınız? Bu tip müzik programlarında daha net görüyor ve anlıyoruz ki değişim değil de sanki evrim geçirmiş gibi değil mi? Yani bence öyle :)

Bir sonraki programda görüşünceye kadar tüm alkışlar TRT'ye...

22 Mayıs 2012 Salı

Mazeretim Var...Kabul Buyurunuz...

Bazı özel işlerimi halletmek için acilen birkaç günlük izine ihtiyacım var...Mesela ben 10 gün yeter diyorum düz hesap...ve düşünüyorum büyük patrona acaba ne desem diye...

24 yıllık çalışma hayatım boyunca böyle bir konuda hiç sıkıntı çekmemiş olan ben, yardımcım Sevgili Yasemin'in elimden alınışının üzerinden geçen şu son 7-8 aylık süreçte böyle düşünür oldum işte...


Millet bütün işlerini halletmek için yılda 40 günlük rapor hakkım! var der...ki sağlık raporudur aslında onun adı...Yani "hastayım işe gelemiyorum, doktor öyle diyooo"dur açılımı...Ama hemen hemen bütün mesai arkadaşlarım bu hakkı! işlerine geldiği gibi algılayıp izin manasında kullanır ve "yıllık izinlerim köşede dursun, zaman gelir onu zaten kullanırım" der...Ben de işe yeni başlayan memurlar gibi sabah 9-akşam 6 kıpırdamam yerimden...İşe yeni başlayan memurlar demişken onlar da eskilerde kaldı vallahi...Şimdikiler hani derler ya anasının gözü :)

Neyse...Mukayese etmeyi bırakayım...Sonuçta herkes kendinden sorumlu...Benim derdim şu ki; Devletimin bana verdiği kanuni iznim vaaar alamıyorum, yerime bakacak kimse yoook bırakamıyorum...Özet olarak işte böyle...

Başka türlü mazeretler aramaktansa en iyisi o özel işlerimle ilgili açıkça konuşup büyük patronun "hayır" cevabını vermesine meydan vermemek :)

Gerçi siz arkadaşlarımdan gelecek her türlü orijinal fikre de açığım hani belirteyim dedim :)

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Sessiz Öğretmenler...

Kimler onlar? Tabi ki kitaplar...Bugüne konu olmasının sebebi ise Sevgili Dayatılanla Yaşayan'ın gönderdiği "Kitaplar" konulu mim...Gerçi kitapları konu etmek için bir sebep de gerekmiyor ya...Onlar hakkında hepimizin söyleyeceği birşeyler muhakkak vardır değil mi?


Kitap okuma alışkanlığını sonradan edinmiş biriyim ben...Yani öyle çocukluğumdan beri süregelen bir okuma sevdam olmadı...Gençlikle başladı demek daha doğru olur...20'li yaşlarda...Sonra da "Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen ağaca benzer" sözünden hareketle yeğenlerimi sulayayım dedim :)

Bu konuda doymak bilmeyen yeğenim ise Yusuf oldu...Öyle bir açlıkla kitap alıp okuyorduk ki neredeyse bir ara bütün maaşımı kitabevlerinde bırakıp geliyordum :) Ama sonuç memnun olunmayacak gibi değil...Yukarıda görülen kitaplık yılların birikimi olarak yakışıklı yeğenim Yusuf'un evini görüntüsüyle doldururken, okuduğumuz kitaplar da bizim hem hayallerimizi, hem de ruhlarımızı ziyadesiyle doldurdu...

Şimdi gelelim mim soruları ve cevaplarına...

^*^ Ne sıklıkla kitap okursun?
20'li yaşlarda kitap okuma alışkanlığını edindim diye belirttim ya...İşte bu zamana kadar geçen süreyi kapatmak istercesine neredeyse iki günde bir kitap bitirirken, özellikle son bir yıldır bu konuda o kadar tembelim ki kendimden utanıyorum...

^*^ En sevdiğin yazar ya da yazarlar hangileridir?
Aslında bu "en sevilenler" listesini neye göre oluşturmalıyım açıkçası bilmiyorum...Eğer her kitapçıya uğradığımda muhakkak o yazarın kitaplarından alırım veya gider gözatarım gibi birşeyden bahsediliyorsa yok diyeceğim bu sorunun cevabına "en sevdiğim yazar yok benim" :) Ama kitaplığımdaki çeşitliliği düşünecek olursak birçok yazar da var aslında...Birkaç isim saymam gerekirse: Hıfzı TOPUZ, Amin MAALOUF, Sabahattin ALİ, Elif ŞAFAK, Canan TAN, Ayşe KULİN, Maksim GORKİ, Zülfü LİVANELİ, Tolstoy, Naşide GÖKBUDAK diyebilirim...

^*^ En beğendiğin kitap ya da kitaplar hangileridir?
Galiba ben, beni zorlamayan her türlü kitabı seviyorum...Anlamak için kendimi zorlamayacağım, okurken "şimdi ne diyor bu" demeyeceğim bütün kitapları...Hıfzı TOPUZ'un bütün kitaplarını çok severek okudum mesela...

^*^ Bugüne kadar en beğendiğin kitap serisi hangisidir?
Kitap serisinden kasıt hani şu üçlemeler, beşlemeler ise eğer ilk "Safiye Sultan" serisini okumuştum ve çok hoşuma gitmişti...Sonra Yaşar KEMAL'in "Bir Ada Hikayesi" üçlemesini okudum ki bitirene kadar akla karayı seçtim :)

^*^ Hangi tarz kitapları okumaktan hoşlanırsın?
Ben en çok tarihsel romanları okumayı seviyorum bu kesin...Bir de gerçek hayat hikayelerinin anlatıldığı kitaplardan hoşlanıyorum...Zaten Türk filmlerini de çok severim :)

^*^ En son hangi kitabı okudun?
En son İskender PALA'nın "Katre-i Matem" isimli kitabını okudum...

^*^ Şu anda hangi kitabı okuyorsun?
Yok kitap falan okumuyorum şu anda...Galiba bir süre daha okumayacağım...Şartlanma falan yok, yok da işte ne bileyim okuyasım yok...

^*^ Kitap blogları hakkında ne düşünüyorsun? Sence yeterli mi?
Sayı olarak az olsalar da içerik olarak bence hepsi çok iyi...Kitap EylemcisiRafların Arasından Bookworm, Kitaplarla Yaşıyorum takip ettiğim kitap bloglarından...Bir de Leylak Dalı var...Aslında o kitap bloğu değil...Ama okuduğu kitapları ve detaylı anlatımını görünce o da bu kategoriye dahil oluyor bence :)

^*^ Kitap okumak senin için neyi ifade ediyor?
"Kitaplarda herzaman kendimizi buluruz...Yine de her seferinde okuduğumuzda hayran kalıp, yazarını deha olarak adlandırmamız ne tuhaftır..." demiş Alman Yazar Thomas MANN...

Kendi cümlemi kuramadım ama yazarın dediği gibi "herzaman kendimizi buluruz..."

********************

En iyi arkadaşımız, en gerçek dostumuz, aklın ve ruhun ilacı olan kitaplarımızı düşmanlarından koruyalım...Kitabın düşmanı mı olurmuş? demeyin...Olurmuş arkadaşlar olurmuş...

Kitapların düşmanları insanlarınki ile aynıdır:
Ateş, nem, zaman ve içindekiler...Paul VALERY

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Küçük Hanımlar, Küçük Beyler...

Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız...Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz...Kendinizin ne kadar önemli ve değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız...
Sizlerden çok şey bekliyoruz...
M.Kemal ATATÜRK


15 Mayıs 2012 Salı

Yılın En Genç Haftası...

Her yıl 15-21 Mayıs tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanan ve bu yıl 30.su gerçekleştirilecek olan Gençlik Haftası, uluslararası bir şölene dönüşüyor...


2008 yılından beri uluslararası bir kimliğe bürünen etkinlikler çerçevesinde bu yıl, 5 kıta 35 ülkeden toplam 540 genç biraraya gelecek...

Gençlik Haftası dolayısıyla yabancı halk dansları toplulukları ile çeşitli illerden gelen Gençlik Merkezi ekiplerinin dans gösterilerini, her gün gerçekleştirecekleri bir festival merkezi oluşturulacak. Ayrıca Ankara ve ilçelerinde çeşitli kültürel ve sanatsal faaliyetler düzenlenip gösteriler yapılacak...

Gençlik Haftası boyunca ünlü sanatçılar da konserler verecek. Ankara'nın büyük alışveriş merkezlerinde halk oyunları, halk müziği dinletileri, tiyatro ve dans gösterileri yapılacak, sergiler düzenlenecek. Üniversitelerde de konserler ve Latin dansları gösterisi gibi çeşitli aktiviteler gerçekleştirilecek...

Bu yıl gerçekleştirilecek organizasyonun; gençlik merkezleri, federasyonlar, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla daha coşkulu geçmesi bekleniyor...

Organizasyonun ana karargâhı Atatürk Kültür Merkezi olacak. Ankara'daki Antares, Atlantis, Ankamall, Panora, Optimum, Acity ve Forum gibi büyük alışveriş merkezlerinde de etkinlikler gerçekleştirilecek...

Gençler, genç kalanlar, genç olanlar, kendini genç hissedenler...
Hepiniz davetlisiniz...
Detaylı bilgi ve etkinlik takvimi için buyrunuz...

********************

"...Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz...Fakat arkadaşlar "yorulmadan" ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız...Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir...Yorgunluk her insan, her yaratık için tabii bir durumdur...Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir güç vardır ki, işte bu güç yorulanları dinlendirmeden yürütür...Sizler, yani yeni Türkiye'nin gençleri; yorulsanız dahi beni izleyeceksiniz..."
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

11 Mayıs 2012 Cuma

8 Mayıs 2012 Salı

Bu Mektupları Okuyunuz...


Köyde yaşayan yaşlı adamın patatesleri ekebilmesi için bahçeyi bellemesi gerekiyordu...Lakin bu onun yaşında biri için çok zor bir işti...Tek oğlu ona yardım edebilirdi fakat o da hapisteydi...

Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı ve ona derdini anlattı:

"Oğlum, patates ekeceğim bahçeyi belleyemeyeceğim için kendimi çok kötü hissediyorum...Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlandım...Sen burada olsaydın bütün derdim biter, bahçe işlerini sen hallederdin...Sevgiler Baban..."

Birkaç gün sonra yaşlı baba oğlundan bir mektup aldı:

"Babacığım, sakın bahçeyi kazma...Çünkü ben oraya cesetleri gömmüştüm...Sevgiler Oğlun..."

Ertesi gün sabaha karşı 4'te güvenlik güçlerinden bir grup gelip tüm sahayı kazdılar...Ama mektupta bahsedilen cesetlere rastlamadılar...Yaşlı adamdan bu durum için özür dileyip ayrıldılar...

Aynı gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha aldı:

"Babacığım, şimdi patatesleri ekebilirsin...Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım...Sevgiler Oğlun..."

********************
Tay at olunca at dinlenir, çocuk adam olunca ata dinlenir...
Kaşgarlı Mahmut

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Kuzumuz Bugün 3 Yaşında...

Evlatlarımız için söyleyecek ne çok sözümüz var değil mi? Hiç bıkmayız onların yaptıklarını her fırsatta ve her defasında detaylarıyla anlatmaktan...Ömürboyu konuşur konuşuruz da bir türlü bitiremeyiz onlar hakkındaki konuları :)

İşte ben de yeğenlerini evlat yerine koymuş bir hala/teyze olarak yeğenlerim sözkonusu olduğunda sürekli kendimi onlar hakkında konuşur buluyorum :) Abarttığımı düşünenler olabilir tabi...Ama beni tanıyanlar çok iyi bilir ayrı ayrı herbir yeğenime ne denli düşkün olduğumu...


Aslında bugün onlarca yayın yapabilirim bu yakışıklı için... Hayatımıza girdiği günden beri hepimizin merkezinde o var zaten...

Bugün ise onun ailemize katılışının ve bundan dolayı verdiği mutluluğun, heyecanın, doyumsuz tadın 3.yılı...

Büyümesini böyle an be an izlemek, onun her anında yanında olmak gibisi var mı? Hele bir de sizin ellerinizde şekilleniyorsa :)

Mutluluk, huzur, sevinç ve başarılarının yaşı gibi sürekli artacağı sağlıklı bir ömür diliyorum kuzumuza...


Yüce Rabbim tüm evlatları sağlıkla anne, baba ve tüm sevdiklerine bağışlasın inşaAllah...



  

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Siz Biliyor muydunuz Arkadaşlar ?

Ben de şuradan öğrendim...Ziyaretime gelenler de buradan öğrenmiş oldular işte :)) Arkadaşlar meğer bizim de bir günümüz varmış bloggerlar olarak...


2010 yılından beri Mayıs ayının 2. günü "Dünya Bloggerlar Günü" olarak kutlanıyormuş...Ne güzel...
Güzel paylaşımlarda bulunmak ve buluşmak üzere hem kendimin, hem de tüm blog yazarı arkadaşlarımın gününü kutluyorum...

Bu arada çok sevdiğim iki arkadaşım Sevgili Vuslat ve Sevgili Domatessuyu'ndan tam da bize ait olan bugün aldığım ödül de beni ayrıca mutlu etti...Her ikisine de çok teşekkür ediyorum...

Diğer şartlarını yerine getirmiycem arkadaşlar...Bu seferlik :)

Aynı ödülün akşam saatlerinde Sevgili Seçil'den tekrar gelmesi ise bir "Gölgelik Sakini" olarak tekrar sevindirdi beni...Teşekkür ederim güzel arkadaşım...Hepimiz güzelliklerde buluşalım, mutlu olalım ve mutlu edelim birbirimizi...Herzaman...

1 Mayıs 2012 Salı

Bahar Bahar Diye Dillendik...Değil mi ELMAKURDUm :)

ve tabi o da bütün güzelliklerini, bütün cıvıltısını sunarak geldi...Hem de öyle bir geldi ki enerjimiz tavan yaptı :)


Tamam baharın gelmesi hepimizi ziyadesiyle mutlu etti...Yüzlerde bir gülümseme, böyle bir kıpır kıpır olma, içerilere sığamama halleri var herkeste biliyorum...Ben ise ayrı bir anlam ve önem yüklüyorum bu mevsime...Yiğit Kartal'la birlikte sokak-cadde, park-bahçe gezi sezonumuz açıldığı için tabi :)



Ankara'nın göbeğinde, bizim de hemen iki adım ötemizde olan Dikmen Vadisi, Yiğit Kartal yürümeye başladığından beri neredeyse tek uğrak yerimiz...

Özellikle Selinnur'la birlikte tadını fazlasıyla çıkarıyorlar...Benim keyfime keyif katan ise onların her bir hareketini fotoğraflamak oluyor tabi ki :)


Eğer Ankara'daysanız buraya hiç olmazsa bir kez uğramanızı tavsiye ediyorum...Hatta haber verirseniz Yavru Kartallar'ı kaptığım gibi ben de gelir, birlikte güzel bir gezinti yaparız...Ne dersiniz?
Yüzde yüz keyif alacağınızın ve tekrar gelmek isteyeceğinizin garantisi Yiğit Kartal tarafından verilir :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...