Hafif aralık olan kapıyı tıklatıp içeri girdim...Bilgisayarında birşeyler yazan, "buyrun Aynur Hanım, şöyle geçin" diyen Murat Bey'i aynı binada olmamıza rağmen daha önce görmediğime hayret ettim...Kurumların denetim birimi olan teftiş kurulları bünyesinde müfettişleri barındırır ve onlar diğer memurlardan izole edilmiş bir iş yaşamı sürdürürler...Özellikle diğer çalışanlarla pek muhatap olmazlar...Bu açıdan düşünüldüğünde Murat Bey'i hiç görmemiş olmam normaldi...Bir de yaş ya da kıdem farkı gözetmeksizin birbirlerine hep "üstat" diye hitap ederler...
Eğer bir müfettiş sizi arayıp da "bir konu hakkında bazı sorularım olacak, sizi buraya bekliyorum" demişse, o işte kesin bir bit yeniği var demektir...Yani bir soruşturma için çağrılıyorsunuz anlamına gelmektedir...Bunu bildiğimden, aklım da ayrıca bir sonraki gün 4.Ağır Ceza Mahkemesi'nde olduğu söylenilen, ama ne olduğunu bilmediğim duruşmada olduğundan depreşen heyecanım/korkum titreme nöbetleri geçirmeme sebep oldu...
Hem de öyle böyle değil...Hani zangır zangır denilir ya, işte öyle titriyorum...Kendime hakim olamıyorum...Halimi gören Murat Bey "Aynur Hanım lütfen sakin olun...Size birkaç soru soracağım o kadar..." dedi...ve ardından bana bir bardak su ikram etti...
Masasında duran klasörde aradığı şeyi bulana kadar geçen birkaç dakikalık zaman içinde kafamdan onlarca konu geçti...Ama hiçbirinde benimle ilgili kötü birşey olma ihtimali yoktu...Yoktu biliyorum, yoktu...Ben bu düşünceler içindeyken bana doğru uzattığı kağıda bakmamı istedi Murat Bey...Elime alıp inceledim...İçinde benim ismim ve imzamın da bulunduğu 15-20 kişilik görevli listesi için düzenlenmiş bir bordroydu bu...Karate Federasyonu'nun İstanbul'da yapılan bir spor organizasyonunda görev alıp almadığımı, elimde tuttuğum kağıttaki imzanın bana ait olup olmadığını, ismimin yanında yazılı olan para miktarını alıp almadığımı sorduğu anda ne için olabileceğini konusunda bir tahminim olduğundan aslında biraz rahatlamıştım...Bütün sorularına "evet görev aldım, evet imza bana ait, evet o miktarı aldım" şeklinde cevap verdim...
Onun sorularından, benim cevaplarımdan oluşan bir tutanak hazırlayıp uzattı ve "lütfen okuyup imzalayınız Aynur Hanım" dedi...Bir solukta okudum...Ama imzalama kısmı o kadar çabuk olmadı...Zira ellerim halâ titriyordu...Ben oradan çıkmak için zaman biran evvel geçsin derken, uzadıkça uzuyordu sanki...Neyse...Yamuk yumuk imzalayıp Murat Bey'in odasından ayrıldım...
Kendi odama geldiğimde aklım halâ yarınki duruşmada olduğundan ve iş yapacak halim de kalmadığımdan telefonla Ankara Adliyesi'nin numarasını öğrenip tuşladım ve 4.Ağır Ceza'nın kalemini bağlattım...Amacım duruşmanın konusunu öğrenmekti...Telefona çıkan hanım sistemin arızalı olduğunu ve duruşma konularını göremediklerini söyleyince "desenize uykusuz bir gece beni bekliyor" dedim ve telefonu kapattım...
Yarın nelerle karşılaşacağım acaba diye diye uykusuz geçen bir gecenin ardından sabahı sabah ettim...ve annemin "beni habersiz bırakma, bak zaten çok kötüyüm, haydi hayırlısı kızım" tembih ve dualarıyla evden çıktım...ve saat 09:00 olmadan 4.Ağır Ceza Mahkemesi'nin önüne geldim...
./..
Mahkeme Kadıya Mülk Değil...(1)
Masasında duran klasörde aradığı şeyi bulana kadar geçen birkaç dakikalık zaman içinde kafamdan onlarca konu geçti...Ama hiçbirinde benimle ilgili kötü birşey olma ihtimali yoktu...Yoktu biliyorum, yoktu...Ben bu düşünceler içindeyken bana doğru uzattığı kağıda bakmamı istedi Murat Bey...Elime alıp inceledim...İçinde benim ismim ve imzamın da bulunduğu 15-20 kişilik görevli listesi için düzenlenmiş bir bordroydu bu...Karate Federasyonu'nun İstanbul'da yapılan bir spor organizasyonunda görev alıp almadığımı, elimde tuttuğum kağıttaki imzanın bana ait olup olmadığını, ismimin yanında yazılı olan para miktarını alıp almadığımı sorduğu anda ne için olabileceğini konusunda bir tahminim olduğundan aslında biraz rahatlamıştım...Bütün sorularına "evet görev aldım, evet imza bana ait, evet o miktarı aldım" şeklinde cevap verdim...
Onun sorularından, benim cevaplarımdan oluşan bir tutanak hazırlayıp uzattı ve "lütfen okuyup imzalayınız Aynur Hanım" dedi...Bir solukta okudum...Ama imzalama kısmı o kadar çabuk olmadı...Zira ellerim halâ titriyordu...Ben oradan çıkmak için zaman biran evvel geçsin derken, uzadıkça uzuyordu sanki...Neyse...Yamuk yumuk imzalayıp Murat Bey'in odasından ayrıldım...
Kendi odama geldiğimde aklım halâ yarınki duruşmada olduğundan ve iş yapacak halim de kalmadığımdan telefonla Ankara Adliyesi'nin numarasını öğrenip tuşladım ve 4.Ağır Ceza'nın kalemini bağlattım...Amacım duruşmanın konusunu öğrenmekti...Telefona çıkan hanım sistemin arızalı olduğunu ve duruşma konularını göremediklerini söyleyince "desenize uykusuz bir gece beni bekliyor" dedim ve telefonu kapattım...
Yarın nelerle karşılaşacağım acaba diye diye uykusuz geçen bir gecenin ardından sabahı sabah ettim...ve annemin "beni habersiz bırakma, bak zaten çok kötüyüm, haydi hayırlısı kızım" tembih ve dualarıyla evden çıktım...ve saat 09:00 olmadan 4.Ağır Ceza Mahkemesi'nin önüne geldim...
./..
Mahkeme Kadıya Mülk Değil...(1)
28 yorum:
Pequeño guapo internauta
eee sonra ne mahkemesiymiş peki neden çağırmışlar seni
evet MAREK...o yakışıklı bilgisayarları çok seviyor :)
işte o da sonra YEKTAcım...
Merhabalar,
Üstatları çok iyi tanırım. Onlarla çok çalıştım. İlçemizde çalışırken, belediyeye gelen müfettişlerle hep ben çalışırdım.
Onları ta ilk devlet memurluğumdan tanırım ve onların birisiyle de çok ilginç bir konu yaşamıştık.
Hadi bakalım üstatların takip ettikleri konu doğrudan sizinle alakalı alakalı olmadığı için bu konuda rahatladın. İnşallah mahkemede de benzeri bir konuyla karşılaşır da rahatlarsın.
Selam ve dualarımla.
ama olmaz ki aynurcum tırınım tırınım gerilim müziği eşliğinde bırakıyorsun sen de:)
Okurken ben bile heycanlandım Aynur abla.
Hayırdır inşallah.
Aynur Hanım, artık devamını bir an evvel getirin lütfen. Zira meraklardayım, çatladım valla. :)
O kadar güzel anlatıyorsunuz ki resmen başınızdan geçen olayları hikâye tadında aksettirmişsiniz. Merak aldı başını yürüdü gitti.
Bence yarın devamı gelmeli, ben daha fazla bekleyemiyorum. :))
tam bahsettiğim gibi onlar değil mi RECEP BEY...sanki ayrı bir dünyaları var :)
mesela müfettiş olduğu için memurlarla selamlaşmayan, onların yanına gidip iki çift laf etmeyen, bir bardak çay içmeyenler var...kimbilir belki de yaptıkları iş açısından öyle davranmaları gerek
ilk sorguyu atlattık bakalım
mahkemeyi de atlattığımdan rahatım aslında ama onun yazısı yarın olacak :)
dua ile...
ÇAYveSİMİTim;
dün akşam arkadaşım okumuş pür telaş aradı "neler olmuş, benim niye haberim yok, şimdi ne olacak" diyerek
hah dedim sen de aradın tam oldu...arkası yarınlardan bir yazı bu...yaşanan geçip giden ama yazdıklarımı birebir yaşadığım bir konu bu dur dedim panik olma :)
benim için hayır MİNNAKcım...ama bir başka arkadaşım için aynı şey sözkonusu değil maalesef...
aslında merak uyandırayım diye başlamamıştım DİLARAcım...ama yazmaya başladım baktım çok uzun oluyor
sıkmayım kimseyi dedim...mecburen böldüm yazıyı...sonuç da böyle oldu işte
yarın bu konu bitiyor tamam tamam :) çok teşekkür ederim canım
Ben de heyecanlandım oturduğum yerde ama yorumlardan anladığım kadarıyla kötü birşey yok herhalde, yine de meraktayım tabi, devamını fazla bekletme Aynurcum.
Yiğit Kartal ne güzel kullanıyor klavyeyi :)
evet benim için kötü denilebilecek tek konu süreçti ESRAcım...zaten ben de onu anlatmaya çalıştım
yarın gereği düşünülecek :)
hani dizi filmlerin en heyecanlı yerinde reklamları koyarlar sonra da devamı haftaya derler ya..
neyse iyisin ya.. bardağın dolusuna bakalım..:)
DAYATILANLA YAŞAYAN;
sinirim değil mi? valla haklısınız hepiniz
aslında amacım böyle merak uyandırayım falan değildi yeminler olsun...bütün mesele yazının uzun olmasından kaynaklandı
yarın bu mevzu bitcek :)
Aslında bazen onlarada hak vermek gerek Aynurcum. Kimin hakkında soruşturma açılacağına onlar karar vermiyor. Onlar herkezle aralarına bir set koyuyorlarki birgün selam verdikleri samimi oldukları kişileri soruşturmak zorunda kalırlarsa tarafsızlıklarını yitirmesinler. Mesleki yeminleri bu üstatların.İnşallah bu paylaşımın sonu hayırlı çıkar. Bekliyoruz merakla.Sevgiler.
haklısın VUSLATcım...kesinlikle meslekleri icabı öyle davranmaları gerekiyor biliyorum...ama bir ara aynı servise binip de günaydın demeyen biri vardı...hani bu kadar da olmamalı dedirtiyor insana
benden de sana yürek dolusu sevgiler canım...
Olaylar nasıl gelişmişte bulmuş senin gibi dürüst titiz çaşılan birini Aynur Ablacım... Güzel bir anı olarak kaldımı diyelim:)
güzelliği konusunda biraz şüpheliyim ne yalan söyleyim...anı olduğu kesin de YASEMİNim yaşarken kabus gibi geldi bana...
Hayırlısı merak ettim şimdi..
aynurrr yaaa :)
yarın bitiyor BİRİNCİm...
haklısın ELMA KURDUm...senin düşündüklerinin aynısını düşünüyorum kendim hakkında :))
On parmak daktiloya yeni bir anlam kazandırmış Yiğit oğlan "abanarak daktilo" :D
Çok arkası yarın gördüm seni çoook :)
e yavrum yaz yaz yaz yoruldu tabi SEVDİYEcim :)
yazının uzunluğundan dolayı bu arkası yarın mecburen ortaya çıktı...vallahi bile isteye yapılmış birşey değil :)
Canım müfettişle ilgili korkularının yersiz olmasına sevindim.Mahkeme konusunu merak etmekteyim hayır olur inşallah..
sağol AYLİNim...sonuç şu an yayında canım :)
Yorum Gönder