26 Kasım 2012 Pazartesi

Kısa Kısa...Benden...


Birçok blog yazarı arkadaşımın yazılarında o kadar çok rastlayıp da "ne birikebilir ki? rutin yaşantı işte!" derkeeen hakikaten birikebiliyormuş...aha buyur ben de diyorum "yazacak ne çok konu birikti":) Neyse şimdi gelelim o birikintilere :)


* Evlenip de ayrı memlekete, ayrı iklime direkt geçiş yapmamın üzerinden yaklaşık 2,5 ay geçti...Geçmesine de benim ortama alışma, araziye uyma ve uyum çabalarım tüm hızıyla ve tüm gayretimle halâ devam etmekte :)

* Evlilik izni, yıllık izin, arkasından 24 yıllık iş hayatımda ilk kez (muhtemelen de son kez olacak) keyfi olarak kullandığım 10 günlük sağlık raporundan sonra nihayet tayinim en yüksek makamdan onay alarak çıktı...

* Haberin gelmesinden sonra görünen Ankara yollarını heyecanla, özlemle tepip ayrılışımı bu kez ben onaylayıp, Yavru Kartallarımla ve sevdiklerimle bol bol hasret giderip, onları doyasıya öpüp koklayıp, arkadaşlarımı ve dostlarımı görüp, o araya Eskişehir seyahatini de sıkıştırıp, sanki bir günmüş gibi gelen 15 günlük yol iznimi de böylece tükettikten sonra en nihayetinde İzmir İl Müdürlüğü'nün en yeni, en taze personeli olarak göreve başladım...

* Başladım da...Benim için önemli olan Dikili İlçe Müdürlüğü'ne görevlendirmemin yapılmasıydı...ki o konuyu da "hamili kart yakinimdir" diyerek devreye giren yüksek mevkilerdeki tanıdıklarım sayesinde bu kez de İzmir'in en yüksek makamından onay alarak hallettim...ve her işinin sırasıyla düzene girmesine alışkın bir bünyeye sahip olan ben bunu da böylece noktaladım :) Bu aradaki koşuşturmalarımı, yorgunluklarımı anlatmıyorum...ki sonucun yine istediğim gibi olmasından dolayı sadece onun mutluluğunu yaşıyorum :)


Pekiiiii...Buralarda vakit nasıl geçiyor?

* Yaz/tatil sezonunun bitmesinden dolayı her sayfiye yerinde olduğu gibi bir sessizlik, bir kimsesizlik, kısaca bir terkedilmişlik sözkonusu buralarda...En iyi tarafı ise her taraftan gelen müzik ya da araba seslerinden oluşan gürültü kirliliğinin olmaması bence...Gerçi etrafta dolaşan o kadar çok kedi ve köpek var ki o boşluğu onların sesi ziyadesiyle dolduruyor ya neyse :)

* Sakinliğe, sessizliğe insan çok çabuk alışıyor galiba...Yani benim için durum böyle...Ankara'nın o yoğun insan ve bina kalabalığından, trafik keşmekeşinden sonra pek bir rahat, pek bir keyifli geliyor yeni memleketim :)

* Ayrıca, yıllaaar yıllardır hiç alışık olmadığım şekilde hergün aynı saatte işe gitmek ve yine aynı saatte işten çıkmak gibi bir zorunluluk olmaması da şu an için en en en cazip gelen yanlarından biri ne yalan söyleyeyim :) Ben buna "çalışırken emeklilik hayatı yaşamak" diyorum...

* Bu kadar uzun süredir bekarken "evlilik hayatı yaşamak" nasıl diye sorarsanız; genel olarak zorluk çekmiyorum...Temizlik, çamaşır, bulaşık ve mutfakla arası her zaman iyi olan ben olayı çabuk kavradım galiba :) ("Evlilik hayatı" deyince aklıma ilk gelenlere bakar mısınız lütfen :)) )Yeni memleketimde araziye uyma, ortama alışma çaba ve çalışmalarımda zorlandığım kadar evlilik konusu beni pek zorlamadı diye düşünüyorum...Ah şu özlemim, özlediklerim konusu olmasa herşey iyi de işte ne yaparsın buna da alışacağım mecburen...

********************
Bu arada şimdiye kadar beni yalnız bırakmayan canımın parçası sevdiklerime, arkadaşlarıma/dostlarıma teşekkür etmediğimi yeni farkettim...ki bu nasıl bir kabalıktır dedim kendi kendime...Evet öyle dedim ve kendime hiç yakıştıramadım...

O halde; Hazırlık aşamasından bugüne yanımdan hiç ayrılmayan, herşeyime koşturan yeğenim Sevgili İlknur ve eşi Sevgili Niyazi, güzeller güzeli kızları Sevgili Selinnur, sürekli telefon ederek yanımda olduklarını her an hissettiren Sevgili Öznur Ablam ve güzel kızı yeğenim Sevgili Pelin, yakışıklı Kartallarımın yakışıklı babası biricik kardeşim Sevgili Uğur ve güzel eşi Sevgili Sonnur, yakışıklı yeğenim Sevgili Ömer ve arkadaşı Sevgili Mehmet, her konuda yardıma her daim hazır olduklarını bildiğim Sevgili Fundam ve Sevgili Yaseminim, tabi ki bir tanecik annem ve annemi yalnız bırakmayan sevgili komşularım, nikahıma gelerek mutluluğumu paylaşan tüm eş, dost, akrabalarım, gerek yorum, gerek e-posta ve gerekse telefonlarıyla beni yalnız bırakmayan, güzel gönüllerinden gelerek iyi dileklerini sunan, dualarını esirgemeyen siz güzel arkadaşlarım/dostlarım...Hepinize kucak dolusu sevgilerimi gönderiyor, bu gecikmiş teşekkürümü, gecikmiş olmaktan dolayı da özürlerimi kabul buyurmanızı rica ediyorum...İyi ki varsınız...Yolunuz bu taraflara düşerse sadece fısıldamanız yeterli...Konuğum olmanızdan mutluluk duyarım...

Eveeet...Aslında yazacak daha ne çok şey var...var da duygularını tam olarak kelimelere dökemeyen biri olarak diğer yaşanılanları yazamadığım birikintilerin arasına serpiştirip yenilerini toplamak üzere yayınımı kesiyorum...Şimdilik :)

Keyifler mi?...Her zamanki gibi alâ çok şükür...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...