Nasıl da alaşağı etti beni küçücük bir virüs.
Önce boğazıma yerleşti yaktı biraz orayı, sonra tüm vücuduma yayıldı yıktı biraz burayı.
Hani bir kum torbası misali, nereye atarsan lök diye orada kalır ya haftasonum aynen bu şekilde geçti. Hatta başlıktaki gibi beni savurdu durdu.
Sonrasında sanki bu virüsler toplanmış bir tank olmuş, üzerimden geçmiş. Kemiklerimi un ufak etmiş. Dağılmayayım diye de lime lime olmuş gibi olsa da derilerim tutmuş.
Bir balona su doldurmuşsun da bir oraya bir buraya akmaya çalışan eriyik vaziyetine bürünmüşüm.
Hayır, evde de yalnızım ki bir kap yemek koyanım yok şu sıralar. Zar zor kalkarsın, güzel bir tarhana çorbası yaparsın. İçine de bir iki diş sarmısak doğrarsın antibiyotik niyetine. Yok pekmezler, taze meyveler...Ihlamuruydu, diğer bilimum bitki çayıydı (hiç de sevmem bu arada) derken nihayet kendimi kendime getirdim. (bir dediğimi iki etmeyen anacım gel be artık...)
Üzerimdeki etkisi hala birazcık devam etse de iyileştim artık diyorum.
Ne kadar dikkat etsem de şiddetli öksürüğümün sonucu olarak etrafa yaydığım mikroplardan bilgisayarım da nasibini almış olacak ki o da hastalandı benimle beraber.
Sonrasında kendimizi formatlatıp, bütün yüklemelerimizi yeniden yaptırtıp, komple bakımdan geçtikten sonra ben masamdaki yerimi, bilgisayarım da ellerimin altındaki yerini aldı şükür.
Her ikimiz de doping yaptırıp, yok yok .....bin bakımı yaptırıp geldik :)
Hoşgeldik :))