30 Nisan 2013 Salı

Muhteşem Güzellikte...

Bir çiçek...Görüntüsü gibi ismi de insana böyle bir coşku, ne bileyim neşe veriyor ve şen şakrak birşeyler hatırlatıyor sanki :)


"Kimlerdensiniz" sorusuna verdiği cevap ise daha bir hoş baksanıza: "Düğünçiçeğigillerden" :)
Renkleriyle ve duruşuyla yaptığı görsel şölen sayesinde seramızın ve tabiki benim gözdelerimden...


Tanıştırayım...ŞAKAYIK :)


25 Nisan 2013 Perşembe

Önce 6 Ay Yatış...

Sonra birdenbire işlere dalış...daha doğrusu daldırılış...Evet kısaca böyle söylenebilir benim şu anki durumuma...


Ofsaytın ne demek olduğunu bilemeyen o 100 kadın var ya anketlerde yeralan, işte onlardan birisiyken haftasonu ilçe futbol takımının maçlarına Müsabaka Sorumlusu olarak gitmeye başlayan, 12 Dev Adam ve Filenin Sultanları sayesinde atağa kalkan basketbol ve voleybol branşları bulunan ilçenin faal 2 spor kulübünün hergün antrenmanlarını yaparken seyreden, sonrasında onların sorunlarını yönetici kıvamında ve edasında dinleyen, çözüm arayan ve üretmeye çalışan, turnuva taleplerine cevap vermek için uğraşan, işleri zamanında ve doğru bir şekilde yapabilmek adına Kaymakamlık ve Spor Salonu arasında mekik dokuyan, henüz kimseyi tanımamaktan, ama özellikle bu işlerle ilgili çoğu kişi tarafından tanınan biri olmaktan dolayı zorluk yaşayan bir ben var geçtiğimiz hafta başından beri...

Galiba biraz dırdırlandım değil mi?...Evet farkındayım. Bu kadar dırdırlanma, mızmızlanma yeter...Şimdi çalışma zamanı...Çok şükür ki bunca yılı boşa geçirmemiş biri olarak tüm işlerin üstesinden gelecek kadar bilgiye ve ilgiye sahibim...

ee niye yazıyorum ki ben bu yazıyı değil mi ama? Tabi ki Gençlik Hizmetleri ve Spor Dikili İlçe Müdürlüğü görevini devralmamdan dolayı konuya giriş yapıyorum. Öyle pat diye de söylenmiyorki canım bu durumlar :)...Yeni görev tanımım bu...Daha önce obeziteyle mücadele eden kursiyerlerimizden bir hanım da yapmıştı görev tanımımı okuyan arkadaşlarım sanırım hatırlayacak :) (bknz.)

Hayat gerçekten ne kadar tuhaf...Yıllarca bu görev için beklemişken ve alabilmek için eğitim seminerlerine katılıp sınavlara girmişken...ve sonunda kazanmışken...ama görev yeri olarak işaret edilen il ve ilçeler şartlarıyla beni zorlayacak olan Doğu Bölgesi  olunca elinin tersiyle bu kazanılmış görevi itmişken...Evlenip de Batı Bölgesi'nin şirin bir sahil kasabasına yerleşip de "iş falan istemem böyle iyi" diye düşünürken...Birdenbire ve hiç beklemediğim halde "sen yaparsın, sana veriyorum bu görevi diyor" ilçenin en büyük mülk-i idare amiri...ki bu görev için başka bir talipli varken...ama benim aklımda hiç yokken :)

Aman neyse ne...Şimdi görevimin başına dönmem lazım...Malûm önümüzde 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı var...Gidip organizasyonla ilgilenmem gereken işlere bir bakayım bakalım herşey yolunda mı :)

18 Nisan 2013 Perşembe

Gölgelerin Prensesi...

En iyi yarı gölgede yetiştiklerinden bence böyle diyelim biz bu güzelliğe...Aşırı su ihtiyacını karşılamayı göze alıyorsanız, daha doğrusu onu susuz bırakmayacağınıza söz veriyorsanız güneşli bir yere de dikebilirsiniz.


Çalı şeklinde gelişip de bu kadar gösterişli olur mu bir bitki yaa...Gerçi en sevilen yaz çalılarından olmasının sebebi de bu gösterişli görüntüsü ya zaten :)

Yapraklarıyla ve çiçekleriyle ne kadar güzel, ne kadar zarif duruyor baksanıza...O kadar iddialı ki "beni görmemenize, bana bakmamanıza imkan yok" diyor sanki :)

Tanıştırayım...ORTANCA :)


13 Nisan 2013 Cumartesi

ANNE gezindiğin bağ, BABA yaslandığın dağdır...

Ömrünün en güzel çağı annen ve babanla olandır...




Gezindiğimiz bağımızla birlikte yaslandığımız dağımıza dualar ediyoruz her zaman olduğu gibi bugün de...ve tam 20 yıldır onsuz yaşıyoruz :(







Kimi yanımızda, kimi kalbimizde...
Yaşıyoruz hayat işte...


11 Nisan 2013 Perşembe

Bu Tür Filmleri İzlerken...

Birilerine bildiğin bütün küfürleri sıralamak, hatta yine o birilerinin kafalarını patlatmak, değil bu dünyadan kovmak, Cehennem'e bile almamak gerekir diyorum...Evet tam da böyle olmalı diyorum...

"John Boyne'un dünya çapında güzel eleştiriler alan aynı adlı romanından uyarlanan film, tarihin acıyla dolu anısını küçük bir çocuğun gözünden hatırlatarak, masumiyet ve insanlık dehşetini zarif bir dille beyazperdeye yansıtıyor..." diyor orijinal adı "The Boy In The Striped Pajamas" olan 2008-ABD yapımı filmin tanıtımında...

Türkçe adı "Çizgili Pijamalı Çocuk"
İzleyin derim...

9 Nisan 2013 Salı

Fotoğraf Albümüm/Günlüğüm...3 Yaşında...















Seviyorum ben burayı...
Burada olmayı...Burada olanları...


Uzun soluklu olmasını dileyerek kendimi kutluyorum :)

4 Nisan 2013 Perşembe

Hanım Göbaa...Dilber Dudaa...

Tatlısı, tuzlusu, köftesi hepsi burdaa...İsimleri görüntüsünden mi, yoksa tadından mı geliyor bilmem ama buyrunuz bu da kadın bacaa...ay yok kadın budu olacaktı :)


Şimdi bir de ölçülü tarifini vereyim de görün :)...ya da hazır yapılmışından tatmak isterseniz bana buyrun :) Gerçi ben iki kişilik hazırladım ama olsun...Yapımı bence o kadar kolay ki davetime icabet edecek olanlar için de hemencecik hazırlayabilirim diyor, gelemeyecek olanlar için malzemeleriyle birlikte yapımını yazıyorum:

2 yemekkaşığı pirinç 2 subardağı su ile haşlanır. İnce doğranmış 1 adet kurusoğan 1 yemekkaşığı yağda kavrulur ve içine yaklaşık 300 gr. orta yağlı kıymanın yarısı eklenerek kavrulmaya devam edilir. Başka bir kabın içine kalan çiğ kıyma, 1 yumurta, tuz, karabiber ve ince ince kıyılan maydanozlar konur. Haşlanan pirinçler ve kavrulan kıyma da eklenip bir güzel yoğurulur. Yoğurulmaktan yorulan harç ve bilekler yarım saat kadar dinlendirilir. Hazırlanılan bu harç 10 eşit parçaya bölünür ve yassı köfte şekli verilerek önce una, sonra yumurtaya bulanarak kızartılır. Ilık ya da soğuk olarak servis edilir. İsminden rahatsız olanlar ise buna "pirinçli köfte" de diyebilir :)

Afiyet olsun diyor, teklifimin halâ geçerli olduğunu belirtiyorum...
Bir de "vezir parmaa" var değil mi :)

1 Nisan 2013 Pazartesi

Ben Dün Sabah...

Güneşli ve ılıman havayı fırsat bilip sahilde şöyle bir gezinti yaptım...ve geçtiğimiz yazı düşündüm. Burada, bu sahilde önce Öznur Ablam ve Pelin'le, sonra da annem, İlknur ve Selin'le birlikte yaptığımız mini tatil geldi gözlerimin önüne...


Yaptığı ince espriler ve her türlü ilginç ve komik hareketlerle bizi sürekli kahkahalara boğan, kayınvalidemi bile kendine uyduran Ömer'i de unutmamak lazım tabi...




Sonra ise şu an ıssız olan sahilin bu yaz Yavru Kartallarımla birlikte daha da şenleneceği geldi gözlerimin önüne...ve kimbilir daha kaç yazın...Mutlu oldum. Daha doğrusu mutlu ettim kendimi :)


Her ikisi de ama özellikle Yiğit Kartal salıncağı çok sever. Onlar için sahildeki bu salıncakları hep boş tutuyorum, geldiklerinde doldursunlar diye :)


Cıvıltılı kahkahalarıyla buraları şenlendirecekleri günü bekliyorum...ve az kaldı biliyorum...Rabbim sağlıkla kavuşturmayı nasip etsin inşaAllah...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...