Malum dün üniversite sınavının birinci ayağı yapıldı. Her biri yarışa hazırlanan atlar gibi yetiştirildikleri için "ayak" kelimesi sanırım yerine oturdu. İlim irfan sahibi olmak için eğitimin şart üstüne şart olduğunu biliriz. Hatta mümkünse bir değil iki üniversite, yanına da bir değil iki yabancı dil eklenirse tadından yenmez olduğunu daha da iyi biliriz...Bu uğurda tüm ebeveynlerin canlarını dişlerine takıp, o hoca senin bu hoca benim, o dershane senin bu dershane benim çocuklarının geleceği için varını yoğunu ortaya döktüklerini, parım parım paralandıklarını yakın çevremden de dehşetle izlemekteyim. Umarım herkes emeğinin karşılığını alır...diye yürekten gelen bir dilekte bulunduktan sonra geleyim haftasonu durumlarına...
Yardımcım Sevgili Yasemin'in daha önce girdiği sınavdan dolayı burada bazı düşüncelerimi yazmıştım. Bu kez de konu "sınav" ve bu kez de kişi "Yasemin"... Zaten sürekli diyorum ona "getir kimliğini, seni nüfusuma geçireyim artık..."diye. Korkarım böyle giderse olacak birgün :)
Herşey elektronik ortamda oluyor ya artık, sınav giriş belgesini de o ortamdan alıp döktürüverdik kâğıt ortamına. Bir baktık sınava gireceği okul da benim evimin bulunduğu semtte..."Madem öyle Cumartesi'den bana gel, birlikte vakit geçiririz, Pazar günü de ben seni sınava götürürüm" diyerek planımızı yaptık, ailesinin verdiği icazetle de uyguladık.
Her daim tok evin aç kedisi vaziyetlerinde dolandığı için o gelmeden şöyle tam donanımlı bir kahvaltı hazırlayayım da mızırdanıp durmasın dedim. Zaten daha gelmeden en az 10 defa "ne yapcan bana, ne pişircen bana" diye diye hazırladıklarımı yemeden önce başımın etini yemişti :)
Neyse...Harika kahvaltımızın ardından, harika hava eşliğinde, benim için her mevsim harika olan Dikmen Vadisi'ne bir gezi yapalım dedik. Temiz hava, bol gıda eşliğinde yürüdük, yürüdük...Bir yerlerde oturduk dinlendik, birşeyler içtik, sohbet ettik, yine yürüdük, yürüdük...Güneşin tadını çıkara çıkara akşam saatlerine kadar yine yürüdük :)
Akşam yemeği olarak mönü listemde birinci sırayı hiçbir tarife kaptırmayan, Yasemin'in de çok sevdiği lezzetlerimden bir sofra hazırlayıp, bol sohbet eşliğinde üstüne çaylarımızı da içtikten sonra o kadar yol tepmenin de etkisiyle yattığımız yeri beğenip bebekler gibi uyuduk.
Sabah malum...Kahvaltı...Sınava girilecek okula gidiş...Salona geçiş...Aynur için bekleyiş :))
3 saat bu, tek başına...Birkaç tane gazetenin ölüm, satılık ev, kiralık oto ilanlarına kadar okudum abartmıyorum yaa, bitmek geçmek bilmedi saatler.
Neyse...Sınavdan çıkan bebeler...Karşılayan anne-babalar...Nasıl geçtiğini merak eden gözler...Bizim kız da bunların arasında tabi, her daim "abla" kıvamında olan ben ise bu kez gerçek bir "veli" ayarında:)
Sorumluluğunu yerine getirmiş, görevini başarıyla tamamlamış olmanın hoşluğu ve yorgunluğu ile ve tabi ki Yaseminciğimi evine sağ salim teslim etmiş olmanın rahatlığı ile öğrencileri bilemiyeceğim ama ben sınavımı başarıyla tamamlamış, çok geçer bir not almış bulunmaktayım :))
Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin geleceklerini teminat altına alabilme çabalarının 160 dakika ile ölçüldüğü bu sınav sonucunda yine tekrarlıyorum ki umarım herkes emeğinin karşılığını alır...