30 Nisan 2010 Cuma

Nasıl Birşeysin Sen yaa...

Kolay mı...

Kolay değil, hiç hem de...
Çocuğun varsa eğer, sorumluluğun iki üç hatta beş kat daha fazla demektir
Tabi ki öyle de olmalıdır
Madem anne ve baba olmak için bir can getiriyorsun dünyaya,
ee o zaman mecbursun onun her ihtiyacını karşılamaya,
mecbursun bugününü düzenlemeye,
mecbursun geleceğini hazırlamak için şimdiden düşünmeye...
Mecbursun, şekillendirilmek üzere ellerine bırakılan o hamuru en iyi şekilde yoğurmaya
Kendisine, ailesine, ülkesine, vatanına, milletine faydalı,
karakteri sağlam, maneviyatı kuvvetli olsun diye azami çalışmalı ve çabalamalısın
Mecburiyetinin ve mevcudiyetinin en önemli nedeni o artık...


29 Nisan 2010 Perşembe

Bir Tanecik Amcamızın İki Tanecik Oğlu...

          Komutanım

  



Komiserim

Aldık elimize işlenmeye hazır cevherlerimizi
Hepimiz kendimizden birşeyler kattık
Oya gibi nakış gibi tek tek işledik
Bütün sevgimizi, ilgimizi verdik
"Nasıl İNSAN Olunur"u öğrettik
Kendimizce başardık da çok şükür
Şimdi sıra sende Yiğidim Kartalım
Şanslısın
Hem de çook...

   

Asla Geri Çevrilmez...


Hayatının her döneminde, her ihtiyaç duyduğunda,
her istediğinde sana uzatılacak bu eller
Hiçbir karşılık beklemeden sana sunulan sınırsız bir hizmet bu...

28 Nisan 2010 Çarşamba

En Güzel Bayram Hediyesi...

Amcaya en güzel bayram hediyesi kendisi :))
Amcamızın hediyesi ise ilk bayramlığı bu cicileri...

Şeker Bayramının Şeker Konuğu...

Bu Bayram Herşey Şeker Tadında...

Aynı anda aynı yerde, tüm sevdiklerimizle hep beraber olalım, güzel vakit geçirelim isteriz. Bu anlamda özeldir bayramlar...
Biz de öyle yaptık
Yiğit Kartalımızın bu ilk bayramında
bütün aile toplanalım dedik bir tanecik amcamızda...
Herşey şeker tadında... :)

27 Nisan 2010 Salı

Bak Postacı Geliyor...

Nerdee...
Ah o posta kutularının dili olsa da konuşsa
Asker mektupları, doğumgünü kartları, yeni yıl kutlamaları, bayram tebrikleri
her an gelebilir diye sürekli gidilip kontrol edilen, sevgiliden beklenilen aşk mektupları
Tarih oldu hepsi
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu derler ya hani
Cep telefonu denilen alet icat oldu hepsi çok gerilerde kaldı
Postacı kapıyı artık değil iki kere, hiç çalmaz oldu
Teknolojiyle beraber nostalji kablolar, minik ekranlar ve iki satırdan ibaret yazılı mesajlara hapsoldu
üzülüyorum hem de çook :((


Eti Senin Kemiği Milletin...


Ankara'nın su sıkıntısının giderilmesi için basında sık sık ismi duyulan Kesikköprü Barajı'ndan 1982 yılında taşındık Ankara'ya
Rahmetli babamın emekli olmasından dolayı
O zamanlar sıkıntı yok tabi
Mevye mi alınacak, git kasa kasa al en çeşitlisinden
Et mi lazım, kestir bir koyunu parçala at dolaba
Öyle kilo işi birşeyler almayı bilmiyoruz
Taşınalı birkaç gün olmuş, annem git kasaba bilmem kaç kilo kuzu eti al dedi bana
Büyük marketlerin arasında varlığını hala sürdürmekte olan mahalle kasabımıza gittim ben ilk kez, isteğimi söyledim
Neyse kasap aldı parça eti en kırmızısından
Kuşbaşı doğrayım mı dedi
Duymamışım ben o zamana kadar böyle bir doğrayış şekli
Tarif etti , ha tamam dedim öyle yapın
Sonra paketleyip verdi elime
Eve gelip de annem paketi açınca bir de ne görelim
Etler doğranmış güzel, ama içinde kemikler de var
Şaşırdık tabi, kandırmışlar seni dedi annem
Git söyle kasaba, niye kemiklerini de koymuş
Alırsın paketi gidersin kasaba
Anlatırsın durumu, başka müşteriler de var tabi
"Siz hiç et almadınız mı kasaptan"
- Yoo, biz eti hiç böyle almadık
"Nasıl alırsınız peki"
- Babam gider köye, kestirir bir iki koyun
Gülüşmeler...
"Ama bak böyle yapılır kasaplarda, eti kemikli olarak tartarsın, sonra doğrarsın, kemiklerini de koyarsın"
- Öyle mi, peki o zaman, sağolun...
Herkesin içinde nasıl utanmıştım anlatamam
Gelelim günümüze
Hani bir reklam var ya, kadının altın kolyesini ve yüzüğünü gören arkadaşı "aa, yeni mi" diye soruyor
Kadın da "evet, bu zamanda en iyi yatırım altın" diyor
Arkadaşı da "olur mu hiç, en iyi yatırım, bilmem ne pen" diyor, ne alakaysa :))
Ne alakaysa dedim ama doğru söylüyor sanırım
Devir, ordan burdan kısıp artırdığın birikimlerle altın alıp yastık altına koyma devri değil, devir et alıp dondurucuya yatırma devri
Daha iyi yatırım mı olur
Bakınanların başı Sayın Başbakınan duruma el atmış, ilgililere talimatını vermiş
Ne demiş peki ?
İthalET yapın demiş
Gidişata "dur" emri vermiş
Ha bir de et ajanları adı verilen bir görevli timi kurdurtmuş
Fiyat tespiti yaptırtmak için
Sanki bir günde patlak vermiş gibi...
Sanki sinyalleri önceden verilmemiş gibi...

26 Nisan 2010 Pazartesi

RÜYA...

Yaklaştıkça anlık saniyeler kabus kıyılarına
ve gözkapaklarının perdelerine inmişse
Zamansız çıkmışsa hoş olan bir sahne
Mesela ne bileyim
Yakalarken mutluluğu
Bilmem kaçıncı bölüm kaçıncı perde
Dinginlikle savrulmuşsa uçarı düşünceler
Trajedi de, drama de, komedi de
ve diğer ne varsa tiyatroda işte
Bedenin terledikçe
Uzun bir zaman yorgunluğunu hissettikçe
Mesela kabusun bir ağaçtan düşmekse
Ya da bir uçurumdan yuvarlanmaksa
Ya da biri kovalamaktaysa seni
Dürt kendini rüyanda rüyanı uyandır
Ama hayat sahnende aşk varsa, mutluluk varsa
Gözkapaklarının ardındaki fon umutsa
Hiç uyandırma rüyanı öyle kalsın
Kendiliğinden bitsin, sonuna kadar gitsin
.....
Levent ÖZCAN

Bir Tanecik Amcaya İlk Gidiş... Uzun Yola İlk Çıkış...


Daha 4 aylık bir bebekle şehirlerarası yolculuğa hem de otobüsle çıkılır da bu kadar mı rahat gidilir, inanılmaz
Hiç mi ağlamaz, hiç mi huzursuzlanmaz huysuzlanmazsın sen
Otobüsün sevgilisi :))
4 saatlik yolculuğumuzda birazcık uyudu, karnını doyurdu, yolculara baktı, dışarıyı seyretti, sanki hiçbir detayı atlamak istemezmiş gibi herşeye her yere dikkatli dikkatli baktı
Hafızasına mı işliyor nedir :))
Maaşallah kuzumuza...

23 Nisan 2010 Cuma

Dünya Çocuk Bayramı...


Kiminin saçı siyah,
Kiminin saçı sarı...
Ankara'da buluştu,
Dünyanın çocukları.
Her Yirmi Üç Nisan'da
Tekrarlanır bu olay.
Buluşma nedenini,
Açıklamak çok kolay.
Bu kocaman dünyada
Ülke sayısı çoktur.
Oysa ki hiç birinin
Çocuk Bayramı yoktur.
Dünyanın çocukları
Yurdumuza koşuyor,
Her Yirmi Üç Nisan'da
Cıvıldaşıp coşuyor.
Türkiye konuklarla,
Kalpler sevgiyle dolsun.
Dünya Çocuk Bayramı
Herkese mutlu olsun!

22 Nisan 2010 Perşembe

Babaannemiz Süper...

Daha doğrusu Süper Babaanne denilecek kadar süper :))
Ev işi el işi herşey dört dörtlük



Evde yalnızken sessizce oturup şiş ve yünleriyle haşır neşir olan babaannemiz Yavru
Kartal'ın pençelerine yakalandığı andan itibaren bizlere taş çıkartacak bir enerjiye sahip oluyor maaşallah, ne can sıkıntısı kalıyor ne de ağrıyan yeri, hayat buluyor

Keşke her an yanımızda olsa bu harika varlık diyoruz...

21 Nisan 2010 Çarşamba

Babalar ve Oğulları...

Hani erkek çocukların babalarıyla gizli bir iletişimi vardır ya, hakikaten öyle
Yiğidimiz Kartalımız da babası için çıldırıyor,
Ona bakışı da gülüşü de gerçekten farkedilir şekilde daha bir farklı
Babaya olan hayranlığı şimdiden o kadar belli ki görülmeye değer..

20 Nisan 2010 Salı

Rötarlı Buluşma...













Halamız ve güzel kızı geldi
Nerden mi ?
taa Eskişehirlerden
biraz rotarlı bir geliş ve tanışma oldu ama olsun
sonuçta buluştular işte
onları da kaptı Yavru Kartal'ın pençeleri
hepimiz çıldırmak üzereyiz :))
o ise o kadar sakin duruyor ki...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...